Devamı

    Diğer Başlıklarımız

    Çocuklarda Disleksiyi Nasıl Fark Ederiz?

    Efenim bildiğiniz üzere çocuklar, onların gelişimleri, hayat kalitelerinin arttırılması, yaşam süreçlerinde en iyi hangi yöntemlerin seçileceği özel ilgi alanlarıma girmekte… Neler öğretebiliriz onlara? Bir sorun ile karşılaştığımızda onlarla ilgili, nasıl bir rota çizeriz acaba çözüme ulaşmak için? Her çocuğun eşsiz olduğunu bilsek bile, bazen onlara karşı duyarsız kaldığımız konuların neler olabileceğini öngöremediğimiz zamanların olmadığını varsayamayız herhalde?!

    Çocuklarımızı Sınıflandırıyoruz

    Şimdi bu eksende zeki çocuk, pasif karakterli çocuk, hiperaktif çocuk gibi alt kırılımlarla çocuklarımızı değerlendirirken onların zeka seviyelerine pek meraklı olduğumuz görmek beni çok üzüyor ne yalan söyleyeyim. Toplumda ve ailelerde hiç bitmeyen ve yüzyıl geçse bile “benim çocuğum öyle akıllı ki”, “benim çocuğum o kadar hızlı öğreniyor ki, aynı bana çekmiş!”, ” benim çocuğum çok içine kapanık, hiçkimseyle iletişim kurmuyor, kime benzedi acaba?” gibi ön değerlendirmelerin küçücük bedenlerinde çocukları nasıl etkilediğini sorgulamadan geçemiyorum açıkçası ben.
    Aslında çağımızın eğitim sistemlerinin akıl almaz bir hızlı değiştiğini gördükçe, tabiri caizse bizim zamanımızda uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin standart kalıplarının dışına çıkıldığını farkettikçe, sorun teşkil eden öğrenme güçlüklerini tespit etmek için alternatif uygulamaların çocukların üzerinde olumlu etkisini görmek müthiş geliyor insana…

    Nedir Bu Disleksi Bozukluğu?

    Hani dedik ya öğrenme sürecinde çocuğun yaşadığı aksaklıkların bulunması, özel teknik uygulamayı gerektiriyor diye! Bu öğrenme aksaklığının bir tanesi, disleksi bozukluğudur. Peki bu bozukluğun açılımı nedir biliyor muyuz?

    Disleksi nasıl tedavi edilir

    Dünya üzerinde ilk kez 1896 yılında İngiliz doktor W.P. Morgen tarafından tanımlanmış olan bu hastalık aslında doğuştan gelen kelime körlüğüdür. Morgen’ın yaptığı tanımdan bugüne kadar birçok farklı tanımı yapılan disleksi hastalığı, okuma, yazma ve heceleme becerilerini edinmede nörolojik kökenli bir farklılık olarak literatürde yerini bulmuştur. Zeka düzeyi normal veya normalin üstünde olan, okuma hızı, okuma kalitesi, okumayı öğrenme hızı, okuduğunu anlama ve anlatma becerisi aynı yaş grubundakilere nazaran beklenenin altında olan okuma bozukluğunun adıdır disleksi.
    cocuk ve ogretmen
    Bir çocukta disleksi belirtileri nelerdir dersek; bireyde okuma hızı düşük ise, okuma hızının beklentinin altındaysa, yazıda/okumada harf atlama varsa, bozuk yazma ve okumada/yazmada zorlanma sözkonusuysa, harfleri birbirine karıştırma (b,d,… gibi), rakamları ters yazma (3,6,9,… gibi) gibi durumlarla karşılaşılıyorsa, 6-9, 3-8, 7-4 gibi rakamları ayırtetmede zorlanılıyorsa, okuduğunu anlatmada zorluk yaşanıyorsa, ay sıraları- haftanın günlerini sıralamada güçlük çekiliyorsa, çarpım tablosunda, sayıları ritmik saymada, toplama-çıkarma işlemleri zorlanarak yapılıyorsa, renkleri ve sağ-sol yön kavramları karıştırılıyorsa, motor becerilerde zorlanma hali varsa, okula giderken isteksizlik yaşanıyorsa geçmiş olsun disleksi ile ilgili acilen bir uzmana görünmesi şart diyebiliriz çocuğunuzun. Belirtilerin ilk görülme zamanları, çocukların ilk seslerini çıkarmaya başladığı 1-2 yaş aralığına rastlar. Şayet çocuk 15 aylık olana kadar ilk kelimelerini söyleyemediyse veya 2 yaşına kadar cümle kuramadıysa disleksi geliştirme riski yüksektir diyebiliriz. Ancak her konuşma gecikmesini direk disleksiye bağlamakta doğru olmaz. Tüm bu bulgular, çocukların dile gelişimine ebeveynlerin dikkatini çekme amacına yorulmalıdır.

    Disleksi Belirtilerini Fark Etmek

    dislekside kelimeler

    Bu belirtileri çocuğun okul öncesi döneminde farketmek mümkün mü?Elbette mümkün… Ailelerin çocuklarının diğer çocuklardan farkını muhakkak farkederler. Ancak mevcut durumu tam olarak adlandıramadıkları için ilerleyen yaşlarda bu sorunun geçeceği düşüncesiyle sorunun üzerine yeterince düşmezler. Gözlem yeteneği iyi olan ve alanının uzmanı olan bir pediatrik psikolog, klinik/eğitim psikoloğu, öğrenme güçlüğü uzmanı, konuşma patoloğu, göz/kulak doktoru veya nörolog ile çocukta farkedilen davranış bozukluklarının risk teşkil edip etmediğini açıklamanın mümkün olduğunu unutmamak gerekir. Yaşanılan gelişimsel sorunların davranışsal sorunlara yol açabildiği görülen bu hastalıkta çocuk, arkadaşlarıyla oyun oynarken doğru iletişim kanallarını kullanma becerisi olmadığı için gruplardan dışlanma sorunu yaşayabilir. Gerekli bilgisi olsa bile motor becerilerinin gelişmemesi, bilişsel duyu ve dilini kullanma becerisindeki yoksunluk, çocukta agresif davranışlara sebep olabilmektedir. Bu tavırların sonunda da uyum sorunu yaşadığı toplumun içine girmek istemeyen çocuk, özgüven duygusu gelişmediği için hayata karşı pasif kalmayı seçebilecektir. Aynı çocuk aile ortamında, anne-babaya karşı gelme, onlara zarar verme şeklinde tepkisel davranışlara da meyil gösterebilmektedir.

    Ailelerin Yaklaşımı Çok Önemli

    anne ve cocuk

    Farkedilen tüm değişik ve geri kalmış tepkimelerin çocuğun gelişim sürecine yayılacak şekilde değerlendirmeye tabi tutulması ve olabilecek en erken zamanda çocuğun eğitim sürecinin başlatılması gerekmektedir. Ailelerin her durumda soğukkanlı olması ve paniğe kapılmadan çocuğa destek olması da beklenilen durumdur. Okul öncesinde bu bozukluğun tespit edilmesi ise, çocuğun akademik ve sosyal alanlarda daha az etkenle başedeceği düşünüldüğünde uyum sürecini kolaylaştırdığı bilinmektedir. Özgüven duygusu geliştikçe algı, dikkat, bellek gelişiminin sağlanması da önemli bir aşama olarak kaydedilmektedir.

    Uzmanlara Danışılmalı

    disleksik cocuk

    Yapılandırılmış ve doğal ortamlarda devam eden özel eğitim hizmetlerinin yanısıra çocukla birebir ve daimi ilgilenen bir çocuk psikiyatristinin olması, uzmanı tarafından yapılan test (görsel, işitsel, dokunsal, kinestetik) ve değerlendirmelerle sıkıntı yaşanan alanlar ve öğrenme biçimlerinin tespiti, tedavide izlenecek yolun bir kısmını özetlemektedir. Süreç takibinde ailelelerin doğru ve açık bir biçimde bilgilendirilmesinin yadsınamaz önemi var. Bununla birlikte çocuğun başarı duygusunu öyle ya da böyle tatması sağlanmalıdır. Öğrenme stratejisi belirlenen çocuğun üstün yanlarını saptamalı ve ilgi alanları hassasiyetle belirlenmelidir. Çocuğa aşırı güven veya aşırı güvensizlik duygularının aktarımı, öğrenmenin önüne çekilen bir set gibi düşünülmelidir. Çekilen bu setle birlikte çocuğun gerçek zeka potansiyelinin belirlenemediği tespit edilen bulgular arasındadır. Bu konununda en önemli çözüm noktası drama eğitiminin çocuğa verilmesidir. Bu sayede çocuğun iç dünyasına doğru kanallarla ulaşmanın zor olmadığını ve sabırla geçilen eşiklerden sonra mutlu bir birey olarak onun topluma kazandırıldığını görmek, ailenin, doktorun, eğitmenlerin en büyük kazanımlarından olsa gerek diye düşünüyorum ben… Ayrıca sadece terapi ile tedavinin tamamlanamadığı, bireye ailenin ve çevrenin güvenli bir ortam yaratması da beklenmektedir.
    Yöntem, teknik, doğru uzmanı bulmak adına aileleri ve çocukları buluşturan Disleksili Çocuklar Vakfı Başkanı Ali TOKAR’ın yaptığı açıklamada, derneğin kurulduğu 2013 yılında hastalığın toplumda bilinmediğini; farkındalık yaratmak ve sahadan veri toplayarak bireyleri bu bağlamda karşılaştırarak bilinçlenme sağladıklarının önemine vurgu yapmaktadır. Ayrıca TOKAR; disleksili bireylerin okul, aile ve rehabilite merkezleri arasındaki iletişimlerinin sağlıklı ve aksaksız olmasının da çözümlenen aksaklıkların tekrarının önüne geçmektedir uyarısını sıklıkla yinelemektedir.

    Kısaca…

    cocuk yazi yazarken

    Genlere ve kalıtıma bağlı, beyin anatomisi ile ilgili, beyin faaliyetlerine bağlı olarak gelişen disleksi hastalığının Dünya genelinde ne kadar insanı etkilediğini sayı bazında tespit etmek mümkün değildir. Yapılan araştırmalarla disleksinin nedenlerini araştıran uzmanlar ayrıca beynin nasıl değiştiğini de öğrenmekteler. Bu durum tıp dünyasında nöroplastisite adını almaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında travma yaratacak kadar büyük bir hastalık olmayan, erken teşhis ile çok ciddi yol katedilen ve bireylerin asla eksiklik gibi algılamaması gereken disleksinin çözümü; ilgi, sevgi ve bireye sürekli dikkat göstererek davranmak olacaktır.
    Minik bir tavsiye bu konuda… Kitap okuyun onlara. Farklı davranmayın, ilgi duydukları alanları küçümsemeyin. Yaptıklarını, dinlediği ve çizdiği herşeyi dikkatlice gözlemleyin ve notlar alın. Sonuca değil, çabasına odaklanın. Ne hissetiğini görün. Ona olan güveninizi nazikçe arttırın ve en önemlisi diğer disleksili çocukların ebeveynleri ile sürekli bağlantı halinde olun. Yalnız olmadıklarını ve davranışlar hakkında öneri almanın önemini farkedin. Erken yaşta çocuk eğitimi ile daha fazla bilgi almak isterseniz, Pedagog Desteği Almak, Neden önemli? yazımıza da bakabilirsiniz.
    Yarınlarını hassasiyet ve iyilikle resimleyin. Yüzlerine ve kalplerine gülmeyi de sakın ihmal etmeyin…
    Sevgiyle kalın:)

    Latest Posts

    Haberler

    spot_img