Devamı

    Diğer Başlıklarımız

    Beyninizi Harekete Geçirecek ve Yaşlanmanızı Önleyecek Öneriler

    Günümüzün bu kadar hızlı ilerleyen ve değişen koşullarında insanın sürekli işleyen bir zihne sahip olmasının önemini anlatmaya gerek yok sanırım…

    Ülkeden ülkeye geçişi zaman farklılığı gösterse de Dünyanın son 11 ayını hatta geleceğini etkisi altına alan Covid-19 virüs salgını sürecinde hepimiz gördük ki, hayat bizim tahmin ettiğimiz şekilde ve hızda akmıyor. Planlar yapıyor, öngörülerde bulunuyor ancak yönetemediğimiz pek çok dinamiğin hayatımızı kötü etkilememesi için bedenimizi ve zihnimizi canlı tutmamızın artık bir zorunluluk olduğunu herkes kabul eder haldedir diye düşünüyorum.

    Bana kalırsa yaşanan her şeyin yıllar yıllar öncesinde hatta belki 1. Ve 2. Dünya savaşlarından itibaren dönemleri ve senaryoları hazırdı. Kişiler değişse bile, kurgudaki standart sapmalara rağmen kusursuz bir biçimde işledi ve Dünya düzeni mecburi istikametini, bitmeyen ve belki de Dünya yok olana kadar bitmeyecek çıkar çatışmaları yüzünden değiştirmek zorunda kaldı. Dünya hep böyle bir yerdi ve hepte böyle bir yer olacak. Sayısı çoğalan her şeyin tehlikeli olduğu gerçeğini şöyle bir kenara alır koyarsak, artan Dünya nüfusu da her bireyin hayat kalitesini arttıracak ve ömrünü finanse edecek düzeyde bir altyapı ile beynini kullanacağı yöntemlerin tespitine yönelmemize sebep oluyor.

    İnsanın en önemli sermayesi, beden ve zihin sağlığıdır derim ben hep. Yatırımlarınızı önce dimdik ayakta kalmak için ruhunuza ve beyninize yapmalısınız ki, kimseye muhtaç olmayasınız. E şimdi bunun için ne yapılabilir ki sorusu geliyor o zaman aklımıza…

    Bedeninizi korumak için sağlıklı beslenmeniz, spor yapmanız, alkol, sigara ve bağımlılık arzeden alışkanlıklarınızın olmaması hayatınıza önemli artılar katarken beyninizi hareketlendirmeniz ve onun genç kalması için de spor yapmanızı önermek mümkün.

    1-Beynin büyümesi için fiziksel egzersiz

    Fiziksel aktivitelerin beyninizi büyüttüğünü, egzersiz sinir kavşaklarının sayısını arttırdığını, beyinde daha fazla hücrenin oluşmasını sağladığını, spor yaparken kal-damar sağlığınızın iyi olması sebebiyle beyninize daha fazla oksijen gittiğini söyleyebilirim. Bir de bu egzersizleri açık havada yaptığınızı düşünürsek bonus olarak bir de D vitamini almanızın bünyenizi coşturan etkisini hissedebilirsiniz diyebilirim. Ayrıca yeni yerler görmeyi sevdiğiniz birkaç kişiyle birlikte yapmak, yeni şeyleri tanımak, fikir alışverişleriyle egzersizleri bütünleştirmek; oluşan yeni beyin hücrelerinin sağlam bağlantılarla birbirine bağlanmasını sağlayacaktır.  Tabii bir de her ne yapıyorsanız onu mutlaka aşkla, severek yapın. Egzersiz ve sosyal iletişimin beyin üzerindeki etkisinin, katılım arzusuyla güçlendiği bilinir.

    2-Hareket halinde ezberleme

    Ezberleme söz konusu olduğunda, işinizi kolaylaştırmak istiyorsanız da hareket halinde ezber yapmaya çalışın diyebilirim. Metinleri hareket ederken ya da dans ederken hafızada tutmak çok daha kolay oluyor, benden söylemesi.

    3-Doğru beslenmenin yaşamsal değeri

    Beslenmenin öneminden zaten bahsetmiştik ama üzerine basa basa vurgulanması gereken birkaç hususa daha değinmekte yarar var diye düşünüyorum.

    Yediklerimizin ortalama beşte birini şekerin oluşturduğunu ve enerjinin doğrudan beyne gitmesinin, beynin işleyişini tamamen glikoz düzeyine bağlı kıldığını biliyoruz.

    Bu yüzden şeker tüketiminizi kontrol edemezseniz, zihninizin çok daha karmaşık hale geldiğini gördüğünüz zamanlar olmuştur.

    Yani aslında sevdiğimiz şeyleri yediğimizde beynin ödül bölgesi zevk almamızı sağlayan dopamin adlı bir kimyasal madde salgılıyor ama bir yandan beynin ödül bölgelerini memnun edecek şeyleri yerken, bir yandan da bağırsaklarımızı sağlıklı tutacak gıdalar almamız gerektiği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Bilmeyenleriniz için yazıyorum insanların bağırsaklarında beyinle bağlantılı ortalama yüz trilyonu aşkın mikrop bulunuyor. Bunların dengesi de beynin sağlığı için hayati önem taşıyor.

    Bağırsaklara bu yüzden sık sık “ikinci beyin” deniyor. Çeşitli ve sağlıklı yiyeceklerle beslendiğimizde de bu mikroplar dengeleniyor ve beynimiz de sağlıklı bir hale geliyor.

    O yüzden yediklerimizin de bir miktar yağ içermesi beslenmemiz için hayati önem taşıyor. Fındık, fıstık, çekirdekler, avokado ve balık yağı sağlıklı yağlardır. Bunların yanında ayrıca biberiye ve zerdeçalın da beyin sağlığı için faydalı olduğu biliniyor.

    Yemekten zevk almak, sosyal ortamlarda yemek zevkini paylaşmak da yediğiniz şeylerin beyne faydasını güçlendirdiğini de söylemeden geçemeyeceğim pek tabii ki.

    4. Şalteri indirip her şeyden uzaklaşmak

    Dinlenme zihnin bazı işlevlerini yerine getirebilmesi için şart…Stres, insanın acil durumlara tepki gösterme refleksini koruması açısından gerekli ve bu hal kortizol adlı hormonun salgılanmasına da yol açıyor. Bu da çok üst perdeden olmamak kaydıyla bize enerji verir ve dikkatimizi toplamamızı sağlar. Ancak uzun süren endişe ve yüksek düzeyde stres beyinde tam tersine, zehir etkisi yaptığı için zaman zaman, deyim yerindeyse şalteri indirip, beynin bu kısmını dinlendirmek oldukça önemli bir hale geliyor ve bunu yaptığınızda aslında beynin farklı bir bölgesini de çalıştırmış oluyorsunuz.

    Beynimizde “kendi halinde çalışma ağları” diyebileceğimiz bir ağ var. Bu fonksiyon sayesinde gündüz vakti hayallere dalabiliyoruz ve bu fonksiyon hafızayı muhafaza bakımından çok önemli. Dış dünyayla zihinsel ilişkimizi kestiğimizde ise, beynin bu fonksiyonunun işleri devralıp yürütmesini sağlamış oluyoruz. Hal böyleyken bir daha işyerinde hayallere dalmış olarak yakalanırsanız, beyninizin çok hayati bazı bölgelerini çalıştırdığınızı söyleyerek kendinizi savunabilirsiniz!

    Bazılarınızın gevşemek ve şalteri indirmekte zorlandığını da ortada. Bu noktada da meditasyon veya farkındalık temelli teknikler deneyerek stres düzeyini daha sağlıklı ölçülere düşürmek kolaylaşacaktır

    5. Daha önce hiç denemediğiniz şeyler yapmak

    Yeni bir şey öğrenmek beyinde yeni nöronal yollar açar. Beyninizi geliştirmekte kilit önemde bir yöntem, onu yeni şeyler yapmaya ya da öğrenmeye yönelterek sınamaktır. Bir sanat dalında kursa yazılmak ya da yeni bir dil öğrenmek beyninizin esnekliğini artıracaktır. Bunun için denternette arkadaşlarınız ya da ailenizle yarışacağınız bir oyun bulun. Bu hem sizi sınayacak, hem de başkalarıyla yarışmak bir sosyal iletişim olarak beynin gelişimine ayrıca katkı sağlayacaktır.

    6. Müzik beynin gıdasıdır

    Ah ahhh… Müzik dinlemenin, beyne çok özel bir etkisi olduğuna işaret eden bulgular var, okuyoruz, dinliyoruz, biliyoruz. Müzik dinleyen ya da müzik yapan birinin beynine baktığınızda neredeyse beynin bütününün aktif olduğunu görürsünüz ve genel olarak insanın olayları kavrayışı artırıcı etkilerinin olduğu, müzik hafızasının da demans gibi beyin hastalıklarında genellikle en son kaybedilen bilgi olduğu da kulağınıza küpe olsun.

    Peki bunun için ne yapabiliriz? Bir koroya katılabilir ya da en sevdiğimiz grubun konserine bir bilet alabiliriz. Değil mi?

    7. Yatakta sınava hazırlık

    Sıkı bir şekilde çalışıp üstüne iyi bir uyku çekin. Gündüz saatlerinde yeni bir şey öğrendiyseniz, beyninizde bir sinir hücresiyle bir diğeri arasında bağlantı oluşur ve uyuduğumuz zaman bu bağlantı kuvvetlenip iyice yerleşir, öğrendiğimiz şey hafızanın bir parçası haline gelir. Bu nedenle de uyku hafızanın devamı bakımından gerçekten çok önemlidir.

    Örneğin bir kişiye sabahtan, bir kişiye de uyumadan hemen önce ezberlemesi için birer liste verin. Ertesi gün sorduğunuzda, uyumadan hemen önce ezberleyenin çok daha iyi hatırladığını göreceksiniz. Eğer bir travma geçirdiyseniz ya da kötü bir anınız varsa bunu uyumadan hemen önce düşünmemeye çalışın. Düşünürseniz bu kötü anı ya da travmatik olayın anısı ve onun yol açtığı olumsuz duygular, hafızanıza daha derin bir şekilde nakşolunacaktır.

    Aynı sebeple geceleri korku filmi seyretmekten de kaçının! Onun yerine o gün öğrendiğiniz ya da yaşadığınız olumlu şeyleri düşünerek uyuyun.

    8. Doğru uyanma

    Giderek kuvvetlenen ışıkla uyanmak beynin performansını güçlendirir. Uyumanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. 5 saatten az uyursanız zihinsel yetileriniz zayıflar, 10 saatten fazla uyursanız da sersemleşmiş hissedersiniz.

    Fakat uykudan sonra gün boyu zihinsel işlevlerinizi en iyi kullanmanızı sağlayacak bir şey de nasıl uyandığınız. En ideali karanlık bir odada uyuyup yavaş yavaş artan bir ışıkla uyanmak. Bu ışık giderek kapalı göz kapaklarınızdan sızarak beyni bir anlamda hazırlar ve daha fazla kortizol salgılarız.

    Uyandığınız anda vücudunuzdaki kortizol hormonu miktarı, beyninizin o gün nasıl çalışacağı üzerinde belirleyici olur.

    Ne yapıyoruz bu durumda peki? Doğal bir şekilde uyanmamızı sağlayacak, güneşin doğuşu gibi parlaklığını da yavaş yavaş arttıran bir ışık edinin.

    Tabii uykusu ağır olanlar işe geç kalmamak için ışığın yanısıra sesli alarm da kullanmak zorunda kalınabilir ancak size uygun olanı şu ana kadar yaşadığınız deneyimler belirleyecektir.

    Son demde söyleyeceğim tek şey var. Hayatın bir hediye olduğunu, her nefesinizde yenilendiğinizi ve duru bir döngünün içinde parlak bir zekaya sahip olmak için hepimizin imkanları aynı olmasa da kendi kulvarımızda, bize en uygun seçeneklerle hayatımıza yöne vermeye gayret gösterelim.

    Akıp giden suyun debisini hiç azaltmayalım ve her daim gürül gürül akan nehirlerde yıkansın düşüncelerimiz ve hayallerimiz.

    Sağlıkla kalın dostlar…

    Arsal ŞEN
    Arsal ŞEN

    Twetter

    Instagram

    Latest Posts

    Haberler

    spot_img