Dünyada her geçen yıl kanser vakalarında artış gözleniyor. Tüm hayatı etkileyen bu hastalık pandeminin de ortaya çıkmasıyla daha da korkulur hale geldi. Peki pandemi kanser hastalarını nasıl etkiledi? Hastalar tedavilerine devam etmekten korkuyor mu? Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman önemli açıklamalarda bulundu ve yapılan çalışmaları anlattı.
Pandemi kanser hastalarını nasıl etkiledi?
– Kanser fiziksel, psikolojik ve sosyal tüm süreci etkileyen; kişilerin ve ailelerinin hayatında önemli değişikliklere ve yaşamda krizlere neden olan bir hastalıktır. Pandemi sürecinde yeni tanı almış kanser hastalarında; kanser olduğunu öğrenmenin verdiği psikososyal sorunların çıkması beraberinde bir de Covid- 19 bulaşı olması korkusu nedeniyle planlanan tedavi ve operasyonları geciktirmeler yaşanabiliyor ve bu hastalarda metastaz (kanserin çevre dokulara yayılması) geliştiği ve kanserin ileri evrelere geçtiği gözlemlenebilmektedir. Bu durum hastaların ve ailelerin Covid-19’dan korkması nedeniyle yaşanan doğru olmayan tablolardır ve sürecin devamı ne yazık ki ameliyat şansını kaybetmek ve hayati tehlike ile karşı karşıya kalmak şeklinde devam eder.
Pandemi sebebiyle kanser hastaları, tedavilerini erteliyor. Hastaneye gitme korkusuyla ertelenen bu tedavilerin sonucu ne olur? Hastalara bu konuda öneriler sunabilir misiniz?
– Mevcut tedavisi devam eden hastalar için Covid-19 bulaş korkusu tedavileri sekteye uğratıyor. Kanser hastaları bulaş riski sebebiyle tedavilere gitmekten korkuyor bu durumda ya gitmiyor ya da farklı psikolojik sorunların ortaya çıktığı görülüyor. Mart 2020’de, Hubei Eyaletinde (Çin’deki en yoğun COVID-19 vakalarının görüldüğü eyalet) 1090 kanser hastası ve aileleriyle yapılan psikolojik bir araştırmada, COVID-19’un ortaya çıkmasından bu yana, psikolojik sorunları tespit edilen kanser hastalarının yüzde 43,8’inin psikososyal destek talep ettikleri ortaya çıktı. Burada her iki durumda tehlikeli aslında; tedaviye gitmemek ve yarıda bırakmak hayati tehlikeye neden olur. İkinci durum ise bu kadar korku ve endişe ile tedavilere gitmek kişilerin stresle sürekli iç içe olması ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor ve bu durumda iyileşmeyi geciktiren, bağışıklığı düşüren en büyük sorunlardan biri olarak yine karşımıza çıkıyor. Kanser hastaları Covid-19 enfeksiyonuna yakalanınca öleceklerini düşünüyor ancak Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine bakıldığında Covid-19 enfeksiyonuna yakalanmış 1523 kişinin bir aylık takibinde ölüm oranı yüzde 5.1’dir. Yani insanların bu kadar endişe içinde kalmasına gerek yok. Kurallar belli ‘’maske-mesafe-hijyen’’. Yani bilinmeli ki doğru tedbirler alındığında pandemi dönemi kanser tedavilerine engel değildir.
–Her kanser türünün kendine özgü tarama programı vardır. Mesela rahim ağzı bu kanserinin tarama süresinden bahsedeyim. Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için tüm kadınların, cinsel yaşamları başladığı andan itibaren düzenli olarak pap-smear ve HPV DNA testi yaptırması gerekiyor. Yine yılda bir kez jinokolojik muayene yapılması erken teşhis için çok önemli. 30 yaş üzerinde üç yıl ardışık pap-smear ve HPV DNA testi normal geldiyse, tarama sıklığı hekim tarafından azaltılabilir.
Kanser önlenebilir bir hastalık mı? Korunmak için neler yapılabilir?
–Kanser yüzde 90 çevresel yüzde 10 oranında ise genetik faktörlere bağlı oluşmaktadır. Bu oranlara bakarak kanserin büyük kısmının önlenebilir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü çevresel faktörler arasında tütün-alkol kullanımı, obezite ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde ve dünyada, tütün ve mamüllerinin kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenme ile gelen obezite her geçen gün artmaktadır. En azından bunlara dur diyerek hem kansere hem de birçok hastalığa karşı en önemli risk faktörlerini ortadan kaldırmış oluruz. Biz Türk Kanser Derneği olarak, bu risk faktörleri hakkında toplumun aydınlatılması amacıyla, tüm kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanmakta; resmi web sitesi, sosyal ve ulusal medya aracılığıyla, kanserden korunma, erken tanı yöntemleri ve risk faktörleri konusunda halkımıza kesintisiz bilgi akışı sağlamaktayız.
Kansere karşı umut olarak bazıları tamamlayıcı tıbba yöneliyor. Bilinçsizce başvurulan bu yol çoğu zaman yarardan çok zarara yol açıyor. Bu konu ile ilgili ne tip önlemler alınabilir?
–Evet, kanser hastalığı insanları çaresiz bir ruh haline soktuğu için genellikle insanlar kurtuluş için farklı yöntemlere başvururlar. Mevcut tedavilerine ek olarak iyileşmeyi hızlandırmak için kendileri de ek bir şeyler yapmak isterler. Burada da tamamlayıcı tıbba yöneliniyor. Ama bunlar bazen tedaviyi olumlu etkilemekten ziyade mevcut ilaçlarla etkileşim yaparak olumsuz etkilenmeye bile sebep olabilir. Hastaların yapması gereken; kullanacağı tüm ürünleri tamamlayıcı tedavileri ve ek vitaminleri bile mutlaka doktorlarına danışarak ve onay alarak kullanmalı. Ancak bunun yanı sıra bir de alternatif tıp konusu vardır. Alternatif tıp, üzerinde bilimsel çalışmaların yapılmadığı ve kanıtlanmamış tedaviler ve ürünleri kapsar ve tıbbın alternatifi olmaz bu yüzden alternatif tıp adı altında ki hiçbir şeyi mevcut tedavinin alternatifi olarak görmüyor ve önermiyoruz. Bizim önerilerimiz iyileşmeyi hızlandırmak, tedavileri desteklemek için, günlük doktorlarının önerdiği sıvıyı, doğru porsiyonlarda ve mevsimine göre meyve-sebze tüketmeleri, doğru beslenme programına uymaları ve mutlaka günlük en az yarım saat yürüyüş yapmaları yönünde. Bunlar hem kemoterapi gören hastalar için ilaçların olumsuz etkilerini azaltır hem de günlük yürüyüşler uykuyu da düzene sokar, yeterli ve düzenli uyku ise bağışıklığı olumlu etkiler.
Türk Kanser Derneği nedir ve çalışmaları neler?
–Türk Kanser Derneği, 1964 yılında kurulmuş, Türkiye’nin en köklü sivil toplum kuruluşlarının başında gelmektedir. T.C. Bakanlar Kurulu’nun 1964/6-3728 sayılı kararı ile “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” kapsamına alınan ve 74/8750 sayılı kararı ile “Türk” adının kullanım hakkına da sahip olan Türk Kanser Derneği, kurulduğu günden bu yana 2.000.000’dan fazla vatandaşımızın yanında olmuştur.
Kanser konusunda toplumun bilinçlendirilmesi misyonuyla yola çıkan Türk Kanser Derneği, yüklendiği misyonu yerine getirmek maksadıyla 56 yıldır, farkındalık, tarama, teşhis, tedavi, ikinci görüş, psikolojik destek, beslenme danışmanlığı, konaklama ve onkoloji danışmanlığı hizmetlerini ücretsiz olarak vatandaşlarımıza vermenin yanı sıra, pek çok projeyi de hayata geçirmektedir.
Kanserli hastaların konaklaması için ortaya çıkan ‘Mucizevi’ hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
– Çağımızın vebası kanser, maalesef sâdece yetişkinleri değil çocuklarımızı da etkisi altına almaktadır. Gerek yetişkin gerek çocuklarımızın ikamet ettikleri şehirde onkoloji hastanesi bulunmadığı ve/veya büyük şehir hastanelerimize gelmeleri elzem olduğu şartlarda, maddi imkansızlıklardan dolayı başlarını sokacak bir ev bulamamaktalar. Kanserle mücadele eden evlatlarımız ve aileleri, yazın park, bahçelerde; kışın da akrabalarının evlerine sığınarak tedavilerine devam etmeye çalışmaktalar. Daha da acısı ise, onkoloji hastanelerinin bulunduğu şehirlerimizde kalacak yeri olmadığı için kanser tedavisine devam edemeyen ailelerimizin mevcudiyetidir. Bu nedenle hizmete sunduğumuz Mucizevi projemiz bizleri çok mutlu etmektedir.
Mucizevi’de, hastaların ve ailelerinin, tedavileri boyunca ücretsiz olarak konaklama, 7/24 sıcak su, güvenlik, 3 öğün yemek gibi yaşamsal ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanmaktadır. Üstelik, yalnızca yaşamsal destek değil, ilaç desteği, doktor desteği, psikolojik destek, beslenme danışmanlığının da sunulduğu konuk evimizde, beceri edindirme kursları ve çeşitli moral etkinlikleri de yapılmaktadır. İhtiyaç sahibi hastalarımızın hizmetinde olmaktan dolayı onur, gurur ve mutluluk duyuyoruz.
Özellikle de çocuklar için zor bir süreç olan kemoterapi tedavisini daha eğlenceli hale getirmek için sevilen karakterlerin yer aldığı serum kutuları var. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
–Ben yaklaşık 5 yıl önce İzmir’de bir hasta çocuğumuzun ziyaretine gitmiştim. Çocuğumuz ilik nakli olacaktı ve öncesinde alması gereken kemoterapisi mevcuttu ancak çocuğumuz ilaçları asla almayı kabul etmiyor ve ilaçlardan korktuğu için ağlıyordu. Öncelikle onu ikna edebilmek için çeşitli hediyeler, oyunlar aldım ama yine de onu ikna edemedim. Sonra aklıma bu fikir geldi ve ona ‘’sana Süpermen kanı takacağız’’ dedim. O da kabul etti ve ilk olarak buradan çıktı. İlk kemoterapi kutumuzu Süpermen tasarımlı ürettirdik. Aslında bu durum birçok hasta için geçerli. Bu ilaçlar sadece çocukları değil yetişkinleri de korkutabiliyor ve bu yüzden herkesin yüzünde gülümseye sebep olabilmek için yalnızca çocuklara göre değil yetişkinlere göre de tasarımlarımızı genişlettik.
“Sevimli Kemoterapi Kutusu” projemiz, dünyada bir ilk olmasından mütevellit göğsümüzü kabartan bir hizmetimizdir. T.C. Sağlık Bakanlığı’mız tarafından da desteklenen projemiz sayesinde hastalarımızın kemoterapi serumları, Mevlana, takımlar, süper kahraman, kırmızı başlıklı kız gibi farklı tasarımlı kutuların içerisinde servis edilmekte ve böylece hastalarımızın moral ve motivasyonları yükselmektedir. “Sevimli Kemoterapi Kutuları”mızın, 81 vilayet ve bağlı ilçelerinde bulunan devlet hastaneleri ve tüm sağlık kurumlarına, ücretsiz olarak gönderimi yapılmış ve talepler doğrultusunda gönderilmeye devam edilmektedir.