Düzenin değiştiği, insanların asla tahmin etmeyeceği kısıtlamaların yaşandığı, güç ve iktidar savaşlarının hızlıca beklenmedik şekillerde el değiştirdiği zamanların başlangıcı oldu bu aylar
2020 yılı Ocak ayı ve sonrası…
Düzenin değiştiği, insanların asla tahmin etmeyeceği kısıtlamaların yaşandığı, güç ve iktidar savaşlarının hızlıca beklenmedik şekillerde el değiştirdiği zamanların başlangıcı oldu bu aylar.
Aradan neredeyse 1,5 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bu cendereye sokulmuş günlerin ne zaman biteceği hakkında kimsenin fikri yok. Astrolojik yorumlardan tutun da sağlık kurumlarının tespit ve araştırmalarına varana kadar pek çok tarih var bu sıkışık zamanların bitişi hakkında ama durumun netleşmesinin de ülkeden ülkeye ve uygulanan politikalara göre değişecek bir önlemler silsilesine bağlı olduğu da ortada.
Yakınları salgına sebep olan virüsten vefat edenler, hastalığı bir ya da birkaç kez deneyimlemiş olan ve hala etkisinden kurtulamamış olanlar, hiç virüsle bünyesi tanışmamış bireyler, sağlık sektörünün neferleri ve dalga dalga küçük büyük demeden maddi ya da manevi süreçten etkilenen herkes için bir soru geliyor aklıma benim.
Acaba neler oldu hayatlarınızda, hayatlarımızda?
Neye tamah etmiyordunuz da sadece nefes alsam yeter (ki nefes öyle küçük bir şey değil, insanı hayata bağlıyor) artık dediniz? Nelerden vazgeçemiyordunuz da sevdiklerinizi artık bir daha göremeyecek olduğunuzu anladığınızda durup bir daha hayatınızda vazgeçilebilecekler listesi yapar hale geldiniz? Para, mal, statü, çıkar çatışmaları, planlar vs derken ömrünüzün neresine kendi canınızın kıymetini koymak artık zaruri hale geldi? Kimden ne istediniz ve madde dünyasında ne kadar yordunuz kendinizi? Sizden başka kimlerin hayatını önemsediniz? Bireysel değil bütünsel bir yaşamın var olduğunu ve aslında hiçbir nesneyi ve olayı da tek başımıza yaşamadığımızı anlama şansınız oldu mu bu kendi içimizde bile bir hapishanede yaşadığımız günlerde?
Soru tekken binlere doğru gider de gider aslında ve fakat benim değinmek istediğim nokta şu; siz kendinize yaptığınız çıkarımlardan sonra sahiplendiniz mi geleceğinizi? Dengelerin bilerek bozulduğuna inandığım bu salgın bittiğinde hala hayatta kalmış olursanız yaşam alanınızı korunaklı bir hale getirebilecek misiniz acaba?
Ekonomilerin çöktüğü, işsiz kalan insanların kapanan şirketler yüzünden akıl almaz bir şekilde çoğaldığı, varını yoğunu kaybeden ve intihar edenlerin sayısının önüne geçilemediği, yeme-içme dengelerinin altüst olduğu, sevdiklerimizi-aile büyüklerimizi göremediğimiz ve onlara sımsıkı sarılamadığımız, evliliklerin eşlerin aynı çatı altında sürekli birarada kalmaktan ruhsal dengeleri bozması sebebiyle bittiği ya da çatırdadığı, çocukların okullarından ve sosyal çevrelerinden uzak kalmak zorunda olduğu, eğitim, sağlık, gıda gibi sektörlerin geri döndürülemez biçimde iflas bayrağını çektiği günlerden geçmişken ve hala da geçiyorken duyarsız kalmayın hayata demekten kendimi alıkoyamıyorum.
Tercih sizin tabii… Neyi seçerseniz ya da düşünürseniz düşünün, sonuçlarını toplumsal ve evrensel olarak birlikte göreceğimizi (domino taşı etkisi) de unutmayın lütfen.
Geleceğe Dair…
Hadi bitti bu günler dediğimizde de kendinizin ve yine varsa aile fertlerinizin sağlık kontrollerini yaptırmayı, kendinizi dinlemeye zaman ayırmayı, aile büyüklerini unutmayıp onları ziyaret etmeyi, varsa evlatlarınızı dinleyerek yaşadıklarını anlamayı es geçmeyin.
Dünya, varolduğu günden bu yana pek çok salgın, pek çok savaş ve pek çok yıkım ve yeniden oluşum evrelerinden geçti malum… Bugünlerde geçer elbet ama yaşadığımız yüzyılın böylesi zor bir dönem olması da insanoğlunu çok zorluyor. Elimizin altında teknolojik Herşeyin birbirine karıştığı, at izi ile it izinin birbirine karıştığı ve sadece yemek, içmek ve doğal ihtiyaçlar dışındaki hayatımızı asla planlayamadığımız bir hayatın kucağından maskesiz ve korkusuz nefes alacağımız yerlere varmak mümkün olsun bu değişimlerin ardından inşallah.
Hayat en güzel hediye insana verilmiş.
İşiniz için, sağlıklı olduğunuz için, sevdikleriniz yanındaysa onların varlığı için şükredin ve değişimin acıtan yanlarını değil size kattıklarını düşünün.
Gerisi nasılsa akışa teslim olacaktır.
Huzurla dokunun hayatınızın her anına.
Sevgilerimle