Devamı

    Diğer Başlıklarımız

    İlham Veren Kadınlar: Audrey Hepburn

    En olağanüstü Hollywood aktrislerinden biri olan Audrey Hepburn, 20 Ocak 1993’te hayatını kaybetti. Zamanın efsane film yönetmenleri kapısında yatıyordu ama onun tek hayali, sessiz sakin bir aile yaşamı kurmaktı. Bütün eleştirmenler onu över, adına ödüller yağarken, Audrey kendisini gerçek bir oyuncu olarak bile görmezdi. Bütün dünya güzelliğine tapıyor, ama o kendisini çok sıradan buluyordu. Bu büyüleyici kadının yaşamının dönüm noktalarını hatırlatmak istedik.

    Hayatta umduğunu bulamayan kraliçe: Audrey Hepburn
    Hayatta umduğunu bulamayan kraliçe: Audrey Hepburn

    En olağanüstü Hollywood aktrislerinden biri olan Audrey Hepburn, 20 Ocak 1993’te hayatını kaybetti. Zamanın efsane film yönetmenleri kapısında yatıyordu ama onun tek hayali, sessiz sakin bir aile yaşamı kurmaktı. Bütün eleştirmenler onu över, adına ödüller yağarken, Audrey kendisini gerçek bir oyuncu olarak bile görmezdi. Bütün dünya güzelliğine tapıyor, ama o kendisini çok sıradan buluyordu. Bu büyüleyici kadının yaşamının dönüm noktalarını hatırlatmak istedik.

    Çok farklı ve çok dürüst bir kadın olarak tanınan Audrey Hepburn, sadece harika bir oyuncu değil, aynı zamanda bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışan samimi bir insandı.
    Çocukken çekingen ve sessiz bir kızdı Audrey. Bir röportajında, “Kendi kendime oyun oynamayı her şeyden çok severdim. Birinin beni anlamasını çok isterdim” demişti.
    Audrey Hepburn oyuncu olmayı hiç düşünmemişti. Savaştan sonra para kazanabilmek için sahne arkasında çalışmaya başladı.
    Başarıyı çok erken yaşlarda tattı. İlk büyük filmi olan Roma Tatili sayesinde 1953 yılında dünya çapında ünlendi, Oscar kazandı.
    Audrey Hepburn, Fransız modacı Hubert de Givenchy’nin yakın arkadaşı ve ilham kaynağıydı. Efsane moda tasarımcısı, “Onu düşünmek, başımı yeni fikirlerle doldurmak için yeterliydi” demişti.
    Audrey, erken yaşlardan itibaren büyük ve mutlu bir aile kurmayı hayal etti. Sabaha kadar süren partilere ve moda şovlarına gitmek yerine evde yemek pişirmeyi ve işten gelen
    kocasını normal, sevgi dolu bir eş gibi karşılamak istiyordu.
    İlk evliliği hakkında aktris, “Boşanmak istemedim, o kelimeden nefret ediyorum. Hep bir kere evlenmek istemiştim” dedi.

    Hepburn çocukluğundan bu yana nevrotik depresyondan muzdaripti. Özellikle başarısız hamilelikleri onu çok zorladı. Daha sonra, “Bir kez daha düşük yaptıktan sonra neredeyse delirecektim” diyerek yaşadıklarını anlattı.
    Annelik en büyük rüyasıydı. 30 yaşındayken uzun süredir beklediği ilk çocuğunu kucağına aldı.
    Audrey Hepburn hayvanlara bayılıyordu. Yıllar içinde evine bir sürü hayvanı aldı: Bir Yorkie, bir kaniş, bir Jack Russell terrier, bir kedi ve hatta Pippin adında vahşi bir geyik!
    Hepburn, ‘İnsanlık Uğruna’ filmiyle gurur duyuyordu. Bu filmde canlandırdığı Rahibe Luke karakteri, sinema tarihinde en parlak kişilerinden biri oldu.
    ‘Aşk Yolu’ filminin setinde Audrey ve erkek başrol Albert Finney aşk yaşamaya başladı. Ortak arkadaşları Irwin Shaw bu ilişkiyi, “Birlikte şahane bir şey yaşadılar. Sadece birbirlerinin anlayabileceği şakalar yapıyorlardı” diye anlatıyor.
    Özel hayatındaki sorunlara ve geçmeyen depresyonuna rağmen Audrey Hepburn, sıcacık kalbi ve mizah anlayışıyla, akıllarda samimi bir insan olarak kaldı. Aktris bir röportajında, “Dürüst olmak gerekirse en çok hoşuma giden şey, gülebilmek” demişti, “Birçok hastalığa iyi geliyor ve muhtemelen bir insanın en önemli özelliği.”
    1988 yılındaki zamansız ölümüne kadar aktris, UNICEF Özel Büyükelçisi görevini sürdürdü. Açlık çeken ve savaşın dehşetinde yaşayan çocuklara yardım etti. Çeşitli insani yardım projelerinde aktif olarak yer aldı. Amerika’nın en yüksek sivil ödülü olan ‘Başkanlık Özgürlük Madalyası’nın sahibi oldu.
    Audrey Hepburn, ailesinin genetiğinde olan kanser hastalığına yakalandı ve 63 yaşında hayatını kaybetti. Zor ama kesinlikle ilginç ve olağandışı bir hayat yaşadı. Hem acı hem de hüzün, sonsuz sevinç ve sevgiyle doluydu…
    Aktris, “İnanılmaz bir sevgi arzusu ve o sevgiyi vermek için tutkulu bir ihtiyaçla doğduğunu” söylerdi. “Aşk, en benzersiz katkıdır. Ne kadar çok verirseniz, size gelen de o kadar çok olur. “
    Kadinvesaglik.org
    Bu yazı, http://www.milliyet.com.tr/ sitesinden derlenmiştir. 

    Latest Posts

    Haberler

    spot_img