Maskeyle geçirilen günler, erkenden kararan hava, soğuk ve yağmurlu günler, kalın kalın giyinsekte bir türlü ruhumuzun içine güneş doğmadığı sabahlar…
Geldi çattı kış mevsimi. Hani sanat eseri gibi tablolarla yazdan sonra havaların sertleşmesine uyum sağlamamız için giriş yapan sonbahardan sonra pekte içinde olmayı sevmediğimiz günlere merhaba dedik. Ben kış aylarında doğmuş olmama rağmen hiç sevmem bu kasvetli ve gri havaları ama ne yapalım karanlıktan sonra doğacak aydınlık sabahlar için bu günler de görevini yapacak ve gidecek… Yeter ki bedenimiz ve ruhumuz sağlıklı olsun. Ömür denilen süre geçecek mevsimler gibi öyle ya da böyle…
Yazın o herşeyi kolay kılan ve insanın içini kıpır kıpır yapan güneş ışınlarının yanında buz gibi sular, hareketli bir hayat, hafif beslenme insanı diri tutuyor tutmasına da…ya kışın dinç ve dingin kalmak için neler yapmalı sizce?
Yorgunluğunuzu atmak ve negatif enerjinizi yok etmek için sabahtan başlayın vereceğim tavsiyeleri yapmaya
Güne limonlu ve ılık olması, kaydıyla bir bardak suyla başlayın. Bilindik ve duyma ihtimalinizin yüksek olduğu bir tavsiye bu belki ama inanın gece boyu uyku esnasında vücudunuzda biriken toksinleri atmanızı ve bedeninizin enerjik hissetmenizi sağlayacak bir uygulamadır kendisi. Malum, gün içinde ne kadar çok su içilirse kişinin kendini mutlu hissedeceğine yönelik pek çok araştırma varken gündemde; siz sabahtan başlayın kendiniz için bir şeyler yapmaya.
Kahvaltı yapma alışkanlığınız varsa lütfen bal,ceviz,süt,yumurta ve peyniri kahvaltınızdan eksik etmeyin. Yok ben sabah zaten zor kalkarım, kahvaltı yapmaya vaktim yok diyorsanız da yanınıza mutlaka birkaç tane ceviz alın. Çalıştığınız ortamda bu besinleri bir şekilde ve özellikle sabhaları tükettiğiniz taktirde vücudunuzda yaşayacağın direnç değişikliğini farketmeniz çok kısa zaman alacaktır.
Kırmızı meyvelerin taze haline bayılmayan var mıdır acaba? Bence yoktur. Şöyle kıpkırmızı dağ çileklerine,ekşi ekşi ama kokusu baştan çıkaran vişnelere ve dişlerinizi kamaştıracak kadar iştah açıcı elmalara kimse hayır diyemez herhalde. Tamam, mevsimi değil ama siz bunların kış aylarında bitki çaylarını tüketmeye bakın. Yanlarına bir de kuşburnu çayını da ilave edin ki bakın nasıl enerjiniz artıyor ve bağışıklık sisteminiz güçleniyor.Tabii söylemeye gerek yok sanırım, mümkünse doğal haliyle kurutulmuş olanlarını seçmeniz bu çayların, etkisini daha yoğun ve direk yaşamanızı sağlayacaktır.
Bana kalsa bunun tam cümle formatı, kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı ama şimdi başka bir haliyle bu düşünceyi çikolataya uyarlayacağım. Hangi çeşidi olur bilinmez ama illaki sevdiğin bir formu vardır zannımca çikolatanın. Tam da o halini kış aylarında küçük bir parçasıyla yetinmek şartıyla çikolata tüketmeniz algınızı açacağı gibi, kendinizi mutlu hissetmenizi sağlayacaktır.
Kilo probleminiz varsa ve özellikle kış aylarında bağışıklık sisteminizle alakalı sorun yaşıyorsanız bol bol yoğurt tüketmeye çalışın. Günde en az 1 kase yoğurt yiyerek hem enerjinizi toplamış hem kilo vermenize yardımcı olmuş hem de açlığınızın önüne geçmiş olacaksınız. Benden söylemesi…
Çalışanların en büyük sıkıntısı yoğun iş temposudur ve bu durum kış aylarında bazen çekilmez bir hal alır. Ya bu durum için nasıl dik durduracaksınız bedeninizi?Tabii ki uykunuza önem vererek…İlla 8 saat uyumanız gerekmiyor ama bilindiği üzere, beynimizin en verimli uyku saatleri olan 22.00-3.00 saatleri arasında uykuya dalmış olmayı sağlamanız, bir sonraki günü verimli ve dinamik geçirmenizi sağlamanın yanında yaşlanma sürecinizi de geciktirecek bir şey yapmış olmanızı mümkün kılacak.
Dünya üzerinde pekçok insan sebze ve yeşillik tüketmeyi sevmiyor ama şu bir gerçek ki;sebze tüketimi hem sindirim kolay olmasına hem de kış aylarında bolca alındığı taktirde sizi her anlamda koruyanc vitaminini bol miktarda almanıza imkan tanıyor.Sabahtan akşama kadar et,fast food,gazlı içcecekler ve tatlı tükettiğiniz günlerle sebze ağırlıklı beslendiğiniz günler arasında bedeninizde yaşadığınız değişiklikleri bir fark edin,o zaman anlarsınız ne demek istediğimi…
Ve lütfen ama lütfen en önemli konuyu asla ihmal etmeyin. Kısacık mesafeleri bile arabayla katetmeyin,yürüme mesafelerinizi azaltarak hareket alanınızı daraltmayın.Egzersiz yapmaya,yürnecek mesafeleri uzatmaya,miskinliğe bu aylarda pek meyletmemeye bakın çünkü siz ne kadar atıl hale getirirseniz sizi taşıyan bedeni,onun da hayatın akışında size aksaklıklar yaşatması ihtimali o kadar arıyor.
Bu kış,çok eski olmasa da eski yıllardaki gibi rahat çıkamıyoruz yollara. Kışın karların üzerinde belki o kadar güzel anılar biriktiremeyeceğiz malum salgın yüzünden ama ne olursa olsun siz tek sermayeniz olan bedeniniz dingin,diri ve dayanıklı tutmak için size uyan yolları seçmeknetn imtina etmeyin.
Bol bol gün ışığı alın,karbonhidrat tüketimini minimum düzeyde tutun,balık yemeye ve omega 3 ve omega6 yağlarını içeren besinleri almaya gayret edin,bol bol su için,sevdiklerinizle geçirdiğiniz zaman dilimlerini bir tık daha uzun tutmaya çalışın ve aromaterapi ile zihninizi sakinleştirmeye bakın.
Bu mevsim de geçecek elbet ve yaşanacak ömrümüz varsa nice güzel ve zinde sabahlara uyanacağız inşallah.
Çocukken bir TV kanalının hava durumu spikerinin,programın sonunda söylediği bir cümle vardı.Hatırlayanlarınız varsa gülümsemiştir bile okurken yazıyı:)
“Havalar nasıl olursa olsun,sizin havanız güzel olsun” diyor,sıcacık bir bardak çay eşliğinde gününüzün keyifle geçmesini ümit ediyorum.
Sevgiler