Devamı

    Diğer Başlıklarımız

    Yoksa Siz Hala Endometriozis’i Bilmeyenlerden Misiniz?

    Kadınları yoran başına dert olan kadınsı bir hastalık Endometriozis. Sizi bir kere sevdi mi bir daha hiç bırakmak istemeyen başa bela bir sevgili gibi gün gece hep peşinizde belki de farkında değilsiniz.

    Dünyada ortalama her 10 kadından 1’inde görülüyor. Hedef kitlesi ise, üreme çağındaki 12-52 yaş aralığındaki genç kızlar ve kadınlar. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı hekiminden “Siz bir Endometriozis hastasısınız, hanımefendi” teşhisini almanız ise aşağı yukarı 7 yılı buluyor. Şaka gibi görünse de bu kocaman bir gerçek. Birçok kadın kronik hale gelmeden Endometriozis teşhis almakta zorlanıyor. Elbette bu gecikmenin bir faturası var. Bu fatura sadece kadına değil, yakın çevresine ailesine iş yaşamına ülke ekonomisine de çıkıyor haliyle.

    Bu Hastalık Nedir? Kimlerde ve Vücudun Nerelerinde Görülür? Neden Oluşur? Engellenebilir Mi?

    Yol açtığı rahatsızlıklar ve tedavi yöntemlerini konuşmadan yani daha da derinlere dalmadan önce bir önerimiz var. İsmi de hastalığın kendisi de zor olduğundan ona “Endo” diyelim. Zira yurt dışında öyle anılıyor. Biz de ise, halk arasında “çikolata kisti hastalığı” olarak biliniyor.

    Endo; rahim içi tabakasının rahmin dışında fakat vücudun içinde bir yerde olması sonucunda ortaya çıkıyor. Uzmanlara göre, kadınların her ay yaşadığı adet periyodu sırasında rahimden atılan kan ve rahim dokusu bir şekilde vücudun içine sızıyor. Yani vücuttan atılmak istenen kirli kan geriye geliyor. Bunun nedeni, uzmanlara göre ümmin sisteminin zayıflaması kimine göre ise östrojen fazlalığı, net bir açıklaması henüz yok. Endo yumurtalıklarda, tüplerde, rahim kasında, bağırsak veya mesanede, akciğerlerde, diyaframda, göbek deliğinde, eski ameliyat yarasında, beyinde, gözde, meme dokusunda, kalp, eller, kollar, dalak gibi birçok organda görülebiliyor. En sık görülen çeşidi ise; yumurtalıklara yerleşmiş olanı ki ona biz çikolata kisti diyoruz. İkinci sırada derin endometriozis (bağırsaklar) geliyor, sonra adenomyozis (rahim kası) ve cilt endometriozisi (eski ameliyat yarasına yerleşiyor).

    Endo hastalarının genel şikayetleri ise şöyle; hassas bağırsak sendromu, migren benzeri baş ağrısı, yorgunluk halsizlik, kas eklem ağrıları, gebe kalma da güçlük, cinsel ilişki sırasında ağrı, ağrılı dışkılama veya işeme, şiddetli kasık ağrıları… Birçok Endo hastası, depresyonun eşiğinde. Bu şikâyetleri her yaşadığınızda hayata ve kendinize karşı toleransınız azalmasına, depresif olmalarına şaşmamalı. “Gündelik yaşamdaki rutin işlerinizi yapmak bir kabusa dönüşebiliyor, geçmeyen ağrı ve halsizlik sizi üretmekten ve çalışmaktan alıkoyuyor; kendi yemeğinizi yapamıyor, çocuğunuzla yeterince ilgilenemiyorsunuz” diye yakınan çok sayıda kadın var. Hatta bazıları çareyi iş yaşamlarına ara vermekte bulmuş.

    Siz de var mı, yok mu?

    Uzmanlara göre, özellikle her adet döneminde geçmeyen karın\kasık ağrınız varsa ya da ağrılı cinsel birleşme yaşıyorsanız, tuvalete çıkarken karın içinde ağrı sızı hissediyorsanız, gebe kalmada güçlük çekiyorsanız mutlaka uzman bir hekime görünün. Hastalığın teşhisi için dünyada geliştirilmiş net bir tanı yöntemi henüz yok. Şu kan tahlilinden çıkar denemiyor maalesef. Ancak jinekolojik muayene, ultrason çekimi, kan tahlili ve sizin hekime anlattıklarınız sayesinde tablo netleşiyor.

    Endo hem genetik yani kalıtımsal hem de dış çevresel faktörlerden beslenerek büyüyüp gelişen kronik bir hastalık. O yüzden onunla baş edecek birkaç tedavi yönetimi olsa da onu bıçak gibi kesip atacak bir tedavi veya ilaç henüz geliştirilememiş. Çünkü düşmanın gerçekte neden ve nasıl oluştuğu henüz kimse bilmiyor. Ama bir şey net ki bu hastalık kadınların ‘kadınlığına’ saldırıyor. Hormonal ilaçlar, rahim içi araçlar, kapalı veya açık ameliyatlar ile tedavi edilebiliyor. Ayrıca mutlaka takip altında olmanız gerekiyor, düzenli olarak hekiminize görünmeli ve hastalığı gözlemlemelisiniz. Her kronik hastalıkta olduğu gibi takip ve devamlılık şart.

    Kendimizi Nasıl Koruyabiliriz?

    Son çalışmalara göre; yoga ve pilates tarzı egzersizler, glütensiz ve alkali beslenme, parabensiz bir yaşam hastalıkla mücadele etmenize ve geriletmenize yardımcı olabiliyor. Özellikle kozmetik ürünlerde ve plastik kaplarda bulunan paraben, kadınlardaki zararlı östrojeni artırarak hastalığın gücünü arttırdığı düşünülüyor. Dünyada ve Türkiye de kadınların hastalıkla mücadele edebilmesi ve daha kaliteli yaşam sürmeleri için yeni akımlar gelişmeye başlamış, ‘endometriozis diyeti’ de bunlardan biri. Vücuttaki inflamasyonu azaltmayı amaçlayan bu diyet ile önerilen besinleri daha çok tükettiğinizde, ümmin sisteminiz güçlenerek hastalıkla savaşma gücünüzü destekliyor. Günümüzde birçok ülkede kadınlar ve uzman hekimler örgütlenerek Endo ile savaşmak ve hastalığa dikkat çekmek adına sosyal aktiviteler, toplantılar ve klinik çalışmalar üretiyorlar. Amerika, İngiltere, İrlanda, Avustralya en çok çalışan ülkelerden bazıları. Dileriz farkındalık çalışmaları, hastalığın tedavisi ve kadınların hastalıkla mücadele edebilmeleri için motivasyonlarını artırıcı yönünde katkı sağlar. Endo, bir zamanlar tedavisi olmayan ama artık tek bir iğneyle yendiğimiz hastalıklar listesine geçer ve kaybolur.

    Kadinvesaglik.org

    Latest Posts

    Haberler

    spot_img