Sertaç Taşdelen, kendi adıyla kurduğu, moda tanımlarına aykırı ve zamansız bir tavır içeren markasının oluşum sürecini, bir yaşam stilini temsil eden ürün yelpazesini; sezonun, mevsimlerin ve cinsiyetin ötesinde, doğru zamanda oluşturduğu tasarımlarındaki ince detayları MAG Okurlarıyla paylaştı.
“Moda sektörüne olan ilginizi nasıl fark ettiniz? Tasarımlara başlamanızdaki motivasyonunuz neydi?” sorusuyla röportajına başlayan Sertaç Taşdelen “Hayatta hiçbir şeyi ertelemediğim bir motivasyona sahibim. Kendime çeşitli aralıklarla sorduğum; “Hayatta en çok keyif aldığım şeyler neler?” sorusu, hayatımı şekillendirmemde bana yol gösterici olmuştur. Bunun birden çok cevabı var tabii; birisi de tasarım. Bunu hayatımın bir parçası haline getirmek için bir adım atmak istedim, içimdeki sanat ve tasarım aşkı, Sertaç Taşdelen adı altında bir moda markasına dönüştü. Markaya kendi adımı vererek; sertactasdelen.com adresinde toplamak istedim, çünkü yapılan her işin bir imza olduğuna inanıyorum” açıklamasında bulundu.
Moda markasının oluşum sürecinden bahseden Taşdelen “Aslında bu fikrin çıkışı, ilginç bir ana dayanır. Şirketten arkadaşlarımla bir kafede oturmuş sohbet ediyorduk, onlara sordum: “Sonsuz paranız olsa hangi işle uğraşırdınız?” Bunu sormamdaki amaç, aslında kişinin para kazanma motivasyonundan öte, onu neyin mutlu ettiğini anlamaktı. Arkadaşlarımdan biri “Film çekerdim.” dedi, bir diğer arkadaşım “Restoran açardım.” dedi. Aynı soruyu bana sorduklarında, “Kendi tasarım ve moda markamı oluştururdum.” dedim. Sonra birbirimize baktık ve dedik ki, bunu yapmak için aslında çok paraya ihtiyaç yok, sadece bir adıma ihtiyaç var. O an bu markanın temeli atıldı. Naçizane, küçük bir başlangıç yaptık. Diğer ilginç hikâye ise, baş tasarımcı Ece ile yollarımızın kesişmesi oldu. Bu konuşmanın hemen akabinde, başka bir markanın tasarımcısı olan Ece, beni arayarak, çalıştığı yerden ayrılmak istediğini söyledi. Ben de bunun üzerine beraber çalışma teklifi sundum. O gün bugündür beraberiz, kendisi Sertaç Taşdelen markasının baş tasarımcısıdır” dedi.
“Moda markası olarak Sertaç Taşdelen’in tarzı nedir? Neden zamansız ve cinsiyetsiz tasarımlar?” diye sorduğumuz Taşdelen “Tasarımlarımda maddenin iki asal halini; form ve malzemeyi merkeze yerleştiriyorum. Markamı düşünsel bir felsefeyle tanımlıyorum. Sertaç Taşdelen markası zamansızlığı, tanımsızlığı ve düaliteyi temel alan ütopik bir evreni barındırırken, tasarımlarım tek bir alana veya tek bir zaman periyoduna sığdırılamayacak kadar yetkin oluyor. Bu yaratım sürecinde, bir zerrenin kâinat ölçeğindeki önemsizliğine; bir taraftan da kâinatın ta kendisi olmasına atıfta bulunurcasına günümüz dünyasına ve modern yaşama cevap arıyorum. Tasarımlarımı bir sezonun, bir mevsimin, hatta bir cinsiyetin ötesinde sadece doğru zamanda oluşturmayı tercih ediyorum. Sonuç olarak bu parçaları, yaşamış veya yaşayacak olduğumuz varlık, yokluk, yaşam, ölüm gibi deneyimleri bizlere hatırlatan objelere dönüştürüyorum. Modern kimlik tanımlarına aykırı, bedeni önemsiz kılan, cinsiyetsiz bir tavrın, söylemlerin ve düşünsel bir duruşun önemini vurguluyorum” ifadelerini kullandı.
Tasarımlarınız siyah ve beyazdan oluşmasının nedenini anlatan Sertaç Taşdelen “Tasarımlarımda kullandığım beyaz, varlık sebebini kuran meselelerin ağırlığını dengeleyen bir hafiflik verirken; siyah ise bunun tersini, renksizliği ve karanlığı temsil ediyor” dedi. Ürün yelpazesine neler bulunduğunu ve koleksiyonuna ekleyeceği tasarımları da anlatan Taşdelen “Tasarımlarım şapkadan ayakkabıya; bütünsel bir yaklaşımla kıyafet, ayakkabı ve aksesuarlardan meydana geliyor. Çok yakında parfüm markası olarak da beğeniye sunulacak. Markam bir yaşam stilini temsil ettiği için yarın karşınıza bir mobilya şeklinde veya bir mimari proje olarak çıkabilir” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? Yeni tasarımlar, yeni bir sektör, yeni bir proje fikriniz var mı?” sorusuna ise Sertaç Taşdelen “Şu andaki işlerimin dışında, tutkuyla bağlı olduğum çağdaş sanat alanında bir inisiyatif başlattım. Sertaç Taşdelen Sanat İnisiyatifi, kurucu ortağı olduğum VISION tarafından toplumumuza sanatı tanıtmak, genç sanatçıların önünü açmak ve desteklemek amacıyla Ocak 2022’de başlatılan bir çağdaş sanat fonu/koleksiyonudur. Her ay bir genç sanatçının katıldığı bu koleksiyonu bir gün, doğduğum ve büyüdüğüm şehre, Ankara’ya getirmek gibi bir hayalim var” cevabını verdi.