Devamı
    Ana Sayfa Blog Sayfa 3

    Emziren Annelerde Kanser Riski Daha Az!

    0
    Emziren Annelerde Kanser Riski Daha Az!

    Anne sütü bebek için bir beslenme kaynağı olmasının yanında içerdiği biyolojik olarak aktif bileşenler sayesinde bebeğin hem bağışıklık sisteminin hem de bağırsak mikrobiyotasının gelişimine yardımcı olur. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Yılmaz Güzel anne sütünün önemi ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.

    Doç. Dr. Yılmaz Güzel “Anne sütü doğası gereği normal doğum haftasında dünyaya gelmiş sağlıklı bir bebeğin ilk altı ay ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilecek besin değerlerine sahiptir. Süt, bütün memelilerin yavruları için optimum büyümesini ve gelişmesini sağlayan tüm besin öğelerini içeren, her zaman taze, temiz ve yavrusuna verilmeye hazır bir besindir. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerinin en sık nedeni ishal, pnömoni gibi enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu hastalıkları önlemenin en kolay yolunun anne sütü ile beslenme olduğu belirtilmektedir. İlk 6 ayda bebeklerin sadece anne sütüyle beslenmesi ve 6. aydan sonra tamamlayıcı beslenme ile emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesi ile yılda yaklaşık 1.3 milyon bebek ölümünün önlenebileceği hesaplanmaktadır. Ancak, anne sütü yeterli değilse veya anne emzirme yapamıyorsa, bebeklere uygun bir süt formülü verilmesi gerekir” dedi.

    Doğumdan sonra salgılanan sıvı olan kolostrum, yenidoğan için “ilk aşı” olarak adlandırılır

    Doç. Dr. Güzel, “Doğumdan hemen sonra salgılanan anne sütüne kolostrum denir. Genelde anne sütüne göre daha sarımsı renkte ve daha koyu kıvamlıdır. Ortalama 4-5 gün boyunca salgılanmaya devam eder. İlk başlarda miktarı göze az gelebilir ancak yenidoğan midesinin boyutu da küçük olduğundan zengin içeriği ile bebek için oldukça yeterlidir. Kolostrum bağışıklık sistemini güçlendirdiği için “ilk aşı” olarak da adlandırılmaktadır. Kolostrumun yararları arasında bebeğin üst solunum yollarını koruması, alerjik reaksiyonları önlemesi, enfeksiyon riskini azaltması, sindirim sistemini geliştirmesi, yenidoğan sarılığını önlemesi ve içerdiği büyüme faktörü ile bebeğin hızlı bir büyüme ve gelişme göstermesi sayılabilir. Kolostrumun azalması ile birlikte sütün rengi açılarak sarıdan beyaz tonlara geçer ve kıvamı daha akışkan olmaya başlar” diye belirtti.

    “Yenidoğanlar ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir”

    Doç. Dr. Güzel, “Anne bebeğini doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirmeye başlamalıdır. İlk altı ay sadece anne sütü ile beslemeli ve sonrasında ek besinlerle beraber iki yaşına kadar emzirmeye devam etmelidir.  Yeterli anne sütü almayan çocuklarda büyüme gelişme geriliği, orta kulak iltihabı, nekrozitan enterekolit ve sindirim sistemi yeterince gelişemediğinden enfeksiyonlar daha fazla oranda görülmektedir. Bu çocuklar ileriki yaşamalarında da birçok sorunla karşılaşmaktadır.

    Zengin içeriği ile bebekleri birçok enfeksiyondan, akut ve kronik hastalıklardan korur. İçerdiği IgA ve antikorlar ile normal bağırsak florasının gelişmesine yardımcı olur ve bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca çene ve diş gelişimini de olumlu yönde etkiler. Anne sütü aynı zamanda bebeklerin beyin gelişiminde de önemli bir rol oynar. Bebeklerin beyinleri, doğumdan sonraki ilk birkaç yıl boyunca hızla büyür ve anne sütü, beyin gelişimi için gerekli olan omega-3 yağ asitleri, protein ve diğer besin öğelerini içerir” diye söyledi.

    “Anne sütü, bebeklerin sağlığı ve gelişimi için en önemli besin kaynağıdır”

    Doç. Dr. Güzel, “Anne sütünün yüksek besin değeri, sindirimi kolay olması, ekonomik olması, kolayca emilebilmesi, anne ve bebek sağlığına sayısız faydası sebebiyle anneler emzirmeye daha çok teşvik edilmelidir. Doğumdan sonra anne emzirme konusunda bilgilendirilmeli gerekirse destek verilmeli ve emzirme yönünden cesaretlendirilmelidir. Sadece anne sütü ile beslenmeyle bile oluşabilecek hastalık ve ölüm oranları minimuma indirilebilir. Anne sütü, bebeklerin sağlığı ve gelişimi için en önemli besin kaynağıdır ve bebeklerin ömür boyu sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için hayati önem taşır” diye vurguladı.

    “Emzirmenin bebeğe olduğu kadar anneye de faydası çok fazladır”

    Doç. Dr. Güzel, “Emzirmenin bebeğe sağladığı sayısız faydanın yanında anneye de birçok olumlu katkısı vardır. Emzirmenin anneye sağladığı ilk belirgin fayda meme uçlarının uyarılmasıyla birlikte salgılanan oksitosin hormonunun rahmin kasılmasını güçlendirmesidir. Bu sayede doğum sonrası kanama miktarı azalır, lohusalık dönemi kanamaları daha kısa sürede biter, postnatal uterus kanamalarının azalmasıyla birlikte annede anemi önlenir ve gebelikte büyümüş olan rahim daha hızlı bir şekilde küçülüp eski haline döner. Oksitosin aynı zamanda anne ve bebek arasında sevgi bağının kurulmasını sağlamaktadır. Emziren annelerin kilo vermesi ve doğum öncesi vücut yapılarına geri dönmeleri daha kolaydır. Emzirmenin annenin ileriki yaşamında göğüs kanseri, endometriyum kanseri ve over kanserine yakalanma riskini azaltmasının yanında emziren annelerde osteoporoz görülme riski de oldukça azdır” diye konuştu.

    Bahar Yorgunluğuna Dikkat!

    0
    Bahar Yorgunluğuna Dikkat!

    Bahar mevsiminde ruhsal ve bedensel etkilerle hayatı zorlaştıran “Bahar Yorgunluğu” nu hafifletmek için neler yapmak gerekiyor. LifeClub Sağlık Hizmetleri Aile Hekimi Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca anlattı.

    Bahar, doğanın yeniden canlandığı ve uzun süre güneşli günlerin yaşandığı bir mevsimdir. Ancak, bu dönemde bazı insanlar, enerji seviyelerinde düşme, konsantrasyon eksikliği ve genel bir halsizlik hissi gibi belirtilerle karşılaşabiliyor. Pek çok insanı etkileyen bu duruma “Bahar Yorgunluğu” adı veriliyor ve iş yaşamından aile yaşamına kadar insan hayatını her yönüyle etkileyebiliyor.

    Bahar Yorgunluğu, vücuttaki hormonal değişiklikler, mevsimsel alerjiler, uyku düzenindeki değişiklikler ve güneş ışığına maruziyet artışı gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabiliyor. Bununla birlikte, bahar yorgunluğunu hafifletmek veya önlemek için bazı adımlar atmak mümkün.

    Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları Benimsenmeli

    Bahar Yorgunluğu belirtilerinin bahar dönemlerinde görülmeye başladığını ve bu belirtileri hafifletmek için birçok yöntem olduğunu belirten LifeClub Sağlık Hizmetleri Aile Hekimi Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, “Bahar yorgunluğu genellikle vücudunuzun mevsim değişikliğine uyum sağlamasıyla ilgilidir. Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı ve hatta alerjik semptomlar gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

    Bahar yorgunluğu belirtilerini hafifletmek için yapabileceğiniz şeyler arasında, sağlıklı beslenme, yeterli su tüketimi, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stresten kaçınma gibi temel sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeniz yer alabilir. Bu alışkanlıklar, vücudunuzun doğal detoksifikasyon sürecini destekleyerek bahar yorgunluğu belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir” dedi

    Sağlıklı Beslenme Planı Uygulanmalı

    Dr. Karaca, sağlıklı beslenme planının da bu dönemde oldukça önemli olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıklı bir beslenme planı, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllı ürünler, proteinler ve sağlıklı yağlar gibi besinlerin yer aldığı bir diyeti ifade eder. Ayrıca, bahar yorgunluğu semptomlarını hafifletmek için bazı baharatlar ve bitki çayları gibi doğal takviyeler de kullanılabilir.

    Özetle, bahar yorgunluğu için uygulanacak özel bir detoks programı yerine sağlıklı yaşam alışkanlıklarına odaklanmak daha etkili olabilir. Ancak, eğer detoks yapmak isterseniz, bir sağlık uzmanıyla görüşmeniz ve güvenilir bir kaynaktan bilgi almanız önerilir.

    Penhaligon’s Ferahlatan Çiçeksi Kokusu Highgrove Bouquet ile Yazı Müjdeliyor

    0
    Penhaligon’s Ferahlatan Çiçeksi Kokusu Highgrove Bouquet ile Yazı Müjdeliyor

    1837’den bu yana etkileyici ve sıra dışı kokular üreten Penhaligon’s’ın Kral Charles’ın bahçesindeki çiçek ve bitkilerden esinle hayat bulan yepyeni çiçeksi kokusu Highgrove Bouquet, görkemli bir yolculuğa davet ediyor.

    İngiltere’de bulunan Highgrove evinin büyüleyici bahçesinden alınan ilhamla tasarlanan Highgrove Bouquet, cildinizde taze ve ferah bir dokunuş bırakıyor. Tasarımcı Julie Pluchet’ nin yeryüzünden yayılan güneş ışığının kokusu olarak tanımladığı bu koku, cildinizde kaldıkça yayılan çiçek notalarıyla eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Mimoza çiçekleri ve sedir ağacı notalarını ahenkle bir araya getiren Highgrove Bouquet’nin büyüleyici kokusu ruhunuzu çiçek bahçelerinde karşı konulmaz bir gezintiye çıkarıyor.

    Yaza Hazırlanırken Selülitlere Veda

    0
    Yaza Hazırlanırken Selülitlere Veda

    İleri teknoloji selülit tedavileri ile tüm kadınların kâbusu olan portakal kabuğu görünümünden kurtulun, daha pürüzsüz ve daha çekici bir siluete kavuşun.

    Gelişen teknoloji, modern çağa birçok yarar sağladığı gibi yaşam şekillerini değiştirip kişileri hareketsiz bir yaşama itiyor.  Hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, alkol ve sigara kullanımına, stres faktörü de eklenince yaşlanma süreci artık daha da hızlandı . Bu da özellikle kadınlar için birçok olumsuzlukları beraberinde getirdi. Dinamizm, gençlik ve zarafet günümüzde tüm değerlerin üzerinde. Özellikle kadınlar daha fit ve sağlıklı görünmek için her yöntemi deniyorlar. Dr. Yasemin Savaş Kaliteli Yaşam Kliniği Medikal Estetik Hekimi Dr.Yasemin Savaş , ‘’Estetik cerrahinin ve teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle, artık kendinizi küçük dokunuşlar ile sizi rahatsız eden kusurlarınızdan kurtulabilme fırsatınız olduğunu  ve vücudunuzda sizi mutsuz eden ne varsa, zamanın sizden alıp götürdüğü güzelliğinizi sizlere geri verebildiklerini ‘’ belirtiyor.

    Özellikle, yaz ayları yaklaşırken sık görülen sorunların başında olan selülit, kadınların gündemini fazlasıyla meşgul eden bir konu. İster zayıf ister kilolu olsun, her on kadından sekizinin, selülitten şikayetçi olduğu bir gerçek. Selülit, östrojen hormonunun etkisiyle oluşabilen, aşırı ve dengesiz beslenme, kilo alımı ve hareketsizlik de devreye girdiğinde artan estetik bir sorun.

    Zayıflamadan, ideal kiloya inmeden, yağ hücreleriniz küçülmeden portakal kabuğu görünümünü hafifletmenin imkânsız olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, ancak bu doğru değil! Öncelikle selülit probleminin arkasında yatan önemli faktörlerden biri cildin elastikiyetini kaybetmesi olduğunu bilmeniz gerekiyor. Östrojen hormonuna bağlı olarak bir kadının kalça ve üst bacaklarında yağ depolaması normaldir. Peki, 20’li yaşlarınızda da orada olan yağ dokusu, neden 30’yu yaşlarda canınızı sıkmaya başlıyor? Çünkü cildiniz eskisi kadar sıkı olmadığı için hemen altındaki problemi kamufle etmekte yetersiz kalıyor da ondan. Yani, sadece cilt kalitesini artırarak portakal kabuğu görünümünü hafifletmek mümkün. Selülit için, cilt kalitesini artırırken sorunlu bölgedeki yağ dokusunu da hedef alarak etki eden yeni nesil tedavi yöntemleri var.

    Selülit Tedavisinde Teknolojik Çözümler Radyofrekans Tedavisi

    Her 10 kadından 8’inde görülen selülitin oluşumu farklı sebeplere dayanıyor. Selülit tedavisinde %89 memnuniyet oranı ile ilk FDA onaylı radyofrekans ağrısız ve acısız seanslarla selülitlerden kurtulmaya yardımcı olmayı amaçlıyor. Radyo frekans enerjisi direkt olarak dokuya aktarılarak, ciltteki su moleküllerinin hızlı bir şekilde dönmesini sağlıyor. Ciltteki portakal kabuğu görünümünü ilk seanstan itibaren gideren bu tedavin yönteminin en belirgin özelliği ise selülite neden olan tüm faktörlere aynı anda etki edebilmesi ve cilt kalitesini arttırması. Tedavi protokolü kişinin ihtiyacına göre değişebilir. Sonuçlar son seanstan sonrasındaki 4-6 hafta içinde belirgin bir hale gelecektir. İlk seans sonrasında bile cildin çok daha pürüzsüz ve sıkı olduğu gözlenebilir.

    Ozon terapi tedavisi

    Selülit için Ozon terapi tedavisi, bireylerin metabolik hızını artırmanın en iyi yollarından biridir.Ozon farklı mekanizmalarla selülitte etkilidir. Ciltte biriken doymamış yağ asitlerinin çift bağları ile reaksiyona girerek yağ zincirlerinin kırılmasına sağlar. Oksijenin etkisiyle hidrofobik (su sevmeyen) yağlar, daha az stabil olan hidrofilik (suyu seven) yağlara dönüşürler ve vücuttan atılırlar. Ayrıca alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini arttırarak, kılcal damarlarda kan akımının düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin metabolizmaları normal hale dönmesi sağlanır. Böylelikle cilt sıkılaşır ve  kalitesi artar.

    Eximia ile Selülit Tedavisi

    Eximia , ultrason ses dalgası;  elektroprozyon ( iğnesiz mezoterapi) enerjisi ile vakum bir arada kullanılarak yağ yakımını azaltıp, vücudu sıkılaştıran, portakal kabuğu görünümünü hafifleten etkili bir sistemdir. Karın, üst kollar, bacak ve kalçaları sıkılaştırmak, incelme ve selülit görünümünü azaltmakta etkilidir. Ciltteki kollajen ve elastin üretimini stimule ederek, silueti toparlayan, gevşemiş derinin elastikiyetini artıran eximianın etki mekanizması daha kaliteli ve genç görünümlü bir cilt yaratmasıdır. Böylece cilt altındaki yağ dokusunu daha iyi kamufle etmeye başlar ki bu da selülit görünümünün belirgin şekilde azalmasına neden olur. Optimum sonuçlar için 4-6 seans önerilse de cildin ve selülit probleminin durumuna göre seans sayısı artırılabilir. Seanslar haftada 1 veya 2 uygulanabilir.

    Inshape ile sıkı bir görünüm

    Inshape yüksek yoğunluklu odaklı elektromanyetik enerji kullanarak etki eder. Bu güçlü enerji sayesinde tedavi edilen bölgedeki kasların kasılması sağlanır. Yarım saat gibi kısa bir sürede kasların ortalama 20 bin defa kasılmasını sağmasını sağlar. Bu da egzersizle bile mümkün olmayan sonuçlar elde edilmesini mümkün kılıyor. Kasların bu derece yoğun şekilde çalışması ise sadece kas liflerinin yoğunluğunu artırmakla kalmıyor aynı zamanda tedavi edilen bölgedeki yağ yakımını da arttırıp kan dolaşımını da hızlandırdığı için selülit tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir.

    Penti 2023 Plaj Koleksiyonu ile “BİZE GÜNEŞ BATMAZ”

    0
    Penti 2023 Plaj Koleksiyonu ile "BİZE GÜNEŞ BATMAZ”

    Türkiye’nin en geniş tasarım ve renk seçeneklerine sahip plaj koleksiyonunu sunan Penti, 2023 Plaj koleksiyonunu 9 ana tema üzerine kuruyor. Tasarımlarıyla mix & match yapmaya da uygun olan Penti Plaj koleksiyonu ile sıcak yaz başlıyor!  

    Renkleri, kalıpları, tasarımları, kumaşları ve desenleriyle dikkat çeken koleksiyon ilhamını Aruba, California, Formentera, Ibiza, Marrakesh, Zanzibar ve Riviera olmak üzere farklı tatil lokasyonlarından alırken, size sadece rotanızı belirlemek kalıyor.

    Aruba: Ada esintisini yaşamak isteyen, denizin ve güneşin tadını çıkarmayı seven tüm kadınlara hitap eden Aruba, adını aldığı ülkenin iklimini yansıtıyor. Koleksiyon renklerini geniş skalası ile doğanın tonlarından alıyor. 

    Marrakesh: Renklerin uyumuyla kendini etnik bir film setinde gibi hissetmek isteyen kadınlara odaklanan Marrakesh koleksiyonu, beyaz, mavi ve sarının iç içe geçmesiyle yazın büyüsünü hissettiriyor. Mayo ve bikinilerin dışında desenli kumaşlar ve kaftanların da yer aldığı koleksiyon, tüm zarafetiyle ön plana çıkıyor.

    California: Belli bir stile bağlı kalmak zorunda hissetmeden renklerle dans eden, genç ve dinamik kadınlara hitap eden bu grup, yazın enerjisini iç açıcı renkleri ve desenleriyle ilgi çekici hale getiriyor.

    Riviera: Renkli çizgileri, pötikareli retro ve çiçekli desenleri ile kendini genç ve dinamik hissedenlere sunulan Riviera, hem rahatlığı hem de doğallığı bünyesinde barındırıyor. Riviera koleksiyonu, pembe, yeşil ve leylak tonlarından oluşuyor.

    Formentera: Yüksek kaliteli, parlak, simli ve özel kumaşlardan oluşan Formentera serisi, kahve, pembe ve sarı tonlarıyla gün batımını yansıtırken sofistike, modern ve kendine güvenen stiliyle hayatının her dakikasından zevk alan kadınlara hitap ediyor.

    Zanzibar: İlhamını ormanın derinliklerindeki renklerin sonsuzluğundan, yaprakların gölgesinden ve tropik çiçeklerden alan Zanzibar, festival ruhuyla etnik desenleri birleştiriyor. Eğlenmeyi seven ve kumsalların ışıltısını hisseden kadınlara hitap eden tasarımlar kahverengi ve tonları, haki, yanık turuncular ve taş tonlarıyla yaza egzotik bir hava katıyor.

    Ibiza: Elit, zevkli aynı zamanda özgür ruhlu ve dikkat çekmeyi seven çarpıcı Ibiza kadınının tarzını vurgulayan tasarımlar, altın renginin dikkat çekici yorumlarıyla Akdeniz’de hiç bitmeyen rüya gibi bir partiye davet ediyor. Ibiza, siyah, dokulu, parlak ve ışıltılı kumaşlarıyla minimal çizgiler sunuyor.

    Kadınları en iyi anlayan marka olan Penti, bu yaz yeni tasarımı Regl Destek Bikini Altı ile tüm kadınlara regl döneminde yüzerken destek, konfor, güven ve benzersiz bir deneyim sunuyor.

    Kendine özgü desenler ve çarpıcı detaylar ile hazırlanan Penti 2023 Plaj Koleksiyonu, mayo, bikini ve mayokinilerin yanı sıra kimono, elbise, şort, pantolon, tulum ve tunik gibi tamamlayıcı ve kusursuz plaj görünümleriyle göz kamaştırıyor.

    Karıştır – Yakıştır ile koleksiyonların tümü birbiriyle eşsiz bir uyum içinde olurken, Penti yeni sezonda herkes için özel olarak tasarlanan ‘MYSIZE ONE SIZE’ özelliğiyle her vücut şekline ve ölçüsüne uyan tasarımlarıyla kadınları özgürce yazın tadını çıkarmaya davet ediyor.

    Güzel bir yaz başlıyor…

    Penti, Plaj koleksiyonlarındaki inovatif, trend, spor, şık, konforlu ve beden seçeneği sunan onlarca seçenek ile kadınlara özgür ve kaygısız yaz yolculukları sunuyor.

    Sonsuz bir denizin farklı noktalarında aynı hislerle buluşan Penti kadınları, gökyüzüne fısıldıyor: Bize Güneş Batmaz!

    Vichy Capital Soleil Ailesinin Üyeleri İle Bu Yaz Güneş Korumasını Bir Adım İleriye Taşıyın

    0
    Vichy Capital Soleil Ailesinin Üyeleri İle Bu Yaz Güneş Korumasını Bir Adım İleriye Taşıyın

    Akdeniz ikliminin kendisini hissettirdiği Türkiye’de sıcaklar, cilde olumsuz etki edebiliyor ve güneş kaynaklı sorunlar, en sık karşılaşılan cilt problemleri arasında başı çekiyor.

    Diğer yandan güneş ışınlarının ciltte oluşturacağı zararlı etkilerden korunmak, genç ve sağlıklı bir görünüm için son derece önem taşıyor. Vichy’nin uzun vadeli sağlıklı cilt için dermatologlar ile geliştirdiği güneş bakım serisi Capital Soleil, cilde yüksek güneş koruması sağlıyor. Capital Soleil ailesinin üyeleri UV-AGE DAILY, UV-CLEAR ve Bronzlaştırıcı Solar Water SPF50, yaz boyunca güneş korumasını bir adım ileriye taşıyor.

    Gelişmiş UVA ve UVB koruması için: Capital Soleil UV-AGE DAILY

    Capital Soleil ailesinin üyelerinden UV-AGE DAILY, gelişmiş bir UVA ve UVB SPF50+ koruması sağlarken aynı zamanda UV kaynaklı yaşlanma belirtilerine etki eden, çok hafif dokulu foto yaşlanma karşıtı güneş koruması sunuyor. Niasinamid, peptit ve probiyotik türevleri içeren formülüyle koyu leke görünümünü azaltmaya yardımcı oluyor1.Yağlı his ve beyaz iz bırakmayan dokuya sahip UV-AGE DAILY, hassas ciltler üzerinde, dermatolojik ve oftalmolojik kontrol altında test edildi.

    Yağlı ciltler için gözenek ve cilt kusuru karşıtı güneş koruması: Capital Soleil UV-CLEAR 

    Günlük maruz kalınan UV ışınları, ciltteki yağlılığı ve cilt kusurlarını şiddetlendirebiliyor. Capital Soleil serisinin en yeni üyesi UV-CLEAR, karma ve yağlı ciltler için gelişmiş UVA, UVB SPF 50+ koruması sunarken, ciltte 12 saat yağlanma kontrolü sağlıyor4. Hafif formülü, cilt kusurlarının görünümünü azaltmak için salisilik asit ve niasinamid ile zenginleştirilen UV-CLEAR, cilt kusurlarının görünümünü %66 azaltıyor3. UV-CLEAR’ı deneyenlerin %97’sinde gözenek görünümü azalmıştır4.

    Bronzluğun süresini 1 ay uzatıyor: Capital Soleil Bronzlaştırıcı Solar Water SPF50

    Formülü yenilenen Capital Soleil Bronzlaştırıcı Solar Water SPF50, içerdiği beta carotene ve E vitamini ile bronzluğun süresini 1 ay uzatıyor2. Ciltteki aydınlık bronzluğu korurken, cilt tonunu da eşitliyor. Yüksek UVA ve UVB koruması, uzun UVA ve antioksidan koruma sağlayan spreyin görünmez, yağlı his bırakmayan, tere ve kuma dayanıklı, su gibi hafif hipoalerjenik formülü dermatolojik olarak test edildi.

    Capital Soleil ailesinin üyeleri UV-AGE DAILY, UV-CLEAR ve Bronzlaştırıcı Solar Water SPF50’yi güneşe çıkmadan hemen önce uygulayabilir, her iki saatte bir veya yüzdükten sonra yenileyebilirsiniz.

    Hazal Kaya’nın 2 Adımlı Cilt Bakım Rutini İle Tanışın!

    0
    Hazal Kaya’nın 2 Adımlı Cilt Bakım Rutini İle Tanışın!

    Mutlu, güçlü ve duyarlı duruşu ile Lancôme Türkiye’nin ilk marka elçisi olan Hazal Kaya iki adımlı Rénergie Cilt Bakım Rutini’ni paylaşmaktan mutluluk duyuyor!

    Lancôme Rénergie Triple Serum ve yeni Rénergie H.P.N-300 Peptit Krem’in yer aldığı rutin daha dolgun, canlı, genç bir cilt görünümüne yardımcı olacak şekilde cilt hücresi yenilenmesini hızlandırıyor.

    LANCÔME RÉNERGIE TRIPLE SERUM

    Lancôme‘un üç serum etkisini tek formülde alabildiğiniz ilk serumu Lancôme Rénergie Triple Serum, içeriğindeki Hyalüronik asit, Niasinamid ve Ferülik asit ile cildin daha dolgun ve pürüzsüz bir görünüm kazanmasını sağlarken kırışıklıkların görünümünü azaltmaya da yardımcı oluyor. Formülündeki C vitamini türevi ve Niasinamid sayesinde cilt tonunu eşitlerken koyu leke görünümünü azaltıyor ve daha aydınlık bir cilt görünümü sağlıyor.

     

    LANCÔME H.P.N-300 PEPTİT KREM

    Lancôme H.P.N-300 Peptit Krem, Hyalüronik AsidiNiasinamid’i ve güçlü yaşlanma karşıtı özlerden elde edilen 300’den fazla peptit türünü tek bir kremde birleştiriyor. İçeriğindeki Hyalüronik asit ile cilde nemdaha dolgun ve pürüzsüz bir görünüm sağlarken C vitamini türevi ve Niasinamid içeren formülü ile cilt tonunu eşitliyorkoyu leke görünümünü azaltıyor ve daha aydınlık bir cilt görünümü elde etmenize yardımcı oluyor. 300 Peptit içeren formül ile hızlandırılmış cilt hücresi yenilenmesi sağlayan Yeni Lancôme H.P.N-300 Peptit Krem, cilt sıkılığınıesnekliğiniarttırmayı ve kırışıklık görünümünü azaltmayı hedefleyerek cildi yeniden yapılandırıyor.

    Kadın Co-Pilot Eğitimleri Tamamlandı

    0
    Kadın Co-Pilot Eğitimleri Tamamlandı

    Türkiye Otomobil Spoları Federasyonu (TOSFED) Kadınlar Komisyonu tarafından, FIAT desteği ile düzenlenen ‘Kadın Co-Pilot Eğitimleri’, geçtiğimiz hafta sonu TOSFED Körfez Yarış Pisti’nde tamamlandı.

     

    900 kadar kadın gözetmen ve TOSFED Yıldızını Arıyor katılımcısının davet edildiği ve 3 grup halinde 250 katılımcı ile online eğitimler şeklinde devam eden proje, eğitimler sonunda yapılan online sınavda başarılı olan 30 katılımcının pratik eğitimleri ile devam etti.

    Orhan Avcıoğlu, Murat Bostancı, Dağhan Ünlüdoğan, Kaan Özşenler, Onur Vatansever, Burçin Korkmaz ve Şeref Akgün’ün eğitmen olarak yer aldıkları pratik eğitim için TOSFED Körfez Yarış Pisti’nde bir ralli özel etabı oluşturuldu. Bu etapta önce yol notu yazan katılımcılar, daha sonra zaman kontrol ve özel etap start/finiş prosedürlerini uygulayarak yazdıkları notları okudular. TOSFED Başkan Vekili Nisa Ersoy ve TOSFED Kadınlar Komisyonu Başkanı Bahar Sunman‘ın da katıldıkları eğitim ile spora yeni co-pilotlar kazandırmak adına önemli bir adım atılmış oldu.

    Böbrek Sağlığınızı Rutin Tetkiklerle Koruyabilirsiniz

    0
    Böbrek Sağlığınızı Rutin Tetkiklerle Koruyabilirsiniz

    Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi Tanısal Radyoloji Uzmanı Dr. Aresh Soudmand böbrek kistlerinin yol açabileceği risk faktörlerini anlattı.

    Uzm. Dr. Aresh Soudmand

    Böbrek kistlerinin türüne bağlı olarak hiçbir belirti vermeden de oluşabileceğini ileten Uzm. Dr. Aresh Soudmand, “Her insanda görüldüğü belirtilse de böbrek kistleri gözden kaçırılmaması ve doktor kontrolünde takibi gerekebilen kistlerdir” diye konuştu.

    DOKTOR KONTROLÜNDE TAKİP EDİLMELİ

    Böbrek kistleri böbreğin dış katmanında oluşan ve içi sıvı dolu keseciklerdir. Genellikle basit kistler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Çok nadir de olsa kanserleşme ihtimalleri mevcuttur. Böbrek kistlerinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Böbreğin yüzey tabakasının incelmesi sonucu bir kese oluştuğu görüşü ileri sürülmektedir. Bir insanın hayatında yaptığı, böbrek kistlerine neden olabilecek hiçbir şey yoktur. Hiçbir yaşam tarzı davranışı, çevresel maruziyet veya diyet böbrek kistleri ile ilişkilendirilmemiştir. Basit kistler hem erişkin hem de çocuklarda görülebilen lezyonlardır. Genellikle tek böbrekte bir adet oluşur ancak bazen polikistik böbrek hastalığı gibi durumlarda her iki böbrekte çok sayıda lezyon olarak da görülebilir.

    50 YAŞIN ÜZERİNDE GÖRÜLME SIKLIĞI YÜKSEK

    Basit böbrek kistleri polikistik böbrek hastalığında görülen kistlerden farklıdır. Çoğu zaman hastada hiçbir şikâyete neden olmazlar ve hiçbir belirti vermezler. İlerleyen yaşlarda daha sık görülen basit kistler, ultrasonografi ve radyolojik değerlendirmeler neticesinde fark edilebilir. Hastalar kistlerinin varlığından bilgisayarlı tomografi veya MR sonrasında da tesadüfi olarak haberdar olabilirler. Genellikle kansere dönüşmediğinden ve içleri sıvı dolu olduğundan dolayı bu kistler “basit böbrek kistleri” olarak bilinirler. Az sayıda ve iyi huylu olan kistler toplumda sıklıkla rastlanan bir durum iken her iki böbrekte ve çok sayıda karşılaşılan kistler böbrek yetmezliğine kadar sonuçları olan kistlerdir. Böbrek kistlerinin görülme oranları yaşlanma ile birlikte giderek artmaktadır. Bu lezyonlar 50 yaş üstü erkek ve kadınlarda %50 oranında görülmektedir.

    ERKEKLERDE DAHA SIK RASTLANIYOR

    Ortaya çıkma nedeni tam olarak bilinmese de böbrek kistlerine daha sık rastlanmasına neden olan bazı risk faktörleri bulunmaktadır. Yaşlanmaya bağlı olarak daha sık görülebildiği bilinen böbrek kistleri ayrıca hipertansiyon hastalarında, böbrek fonksiyon bozukluğu hastalarında ve böbrek taşı hastalarında diğer bireylere oranla daha sık görülür. Cinsiyete bağlı risk faktörleri ele alındığında erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla daha yüksektir.

    Böbrek kistlerinin 2 tipi vardır:

    • Basit böbrek kistleri: Basit böbrek kistleri insan böbreğinde bulunan en yaygın lezyonlardır. Yaşla birlikte görülme oranları giderek artmaktadır. Genellikle hiçbir belirti vermezler. Böbreğe ciddi bir zarar vermezler, ancak büyük boyutlu lezyonlarda tedavi gerekebilmektedir.  Genellikle tek bir böbrekte görülürler, bazen her iki böbrekte birden fazla sayıda da görülebilirler. Basit kistlerin tanısı radyolojik incelemeler sırasında rastlantısal olarak konulmaktadır. Kistler daha çok ultrasonografi ile tespit edilir.
    • Polikistik böbrek hastalığı: Genetik geçişlidir. Her iki böbrekte yer alan çok sayıda kistle kendini gösteren, karaciğer, pankreas gibi diğer organlarda da kistlere neden olabilecek genetik geçişli bir hastalıktır.

    Böbrek kistleri küçük boyutlarda iken herhangi bir belirtiye neden olmazlar, ancak büyüdükleri zaman hastalarda bazı şikayetlere neden olabilirler. Bunlar:

    • Karında elle hissedilen kitle
    • Yan ve sırtta ağrı
    • Böbrek ağrısı (genellikle baskıya ve kanamaya bağlı oluşmaktadır)
    • Tansiyon yüksekliği
    • İdrarda kanama
    • Ateş
    • Sık idrara çıkma
    • İdrarda koyulaşma

    RADYOLOJİK TETKİKLERLE KANSER ERKEN EVREDE SAPTANABİLİR

    Böbrek kistlerinde tedavi yöntemine kistin sayısı, boyutu ve hastada hangi şikayetlere neden olduğu değerlendirilerek karar verilmektedir. Kistin içinin iğne ile boşaltılması, kist duvarını yapıştıracak maddenin ultrason eşliğinde kist içerisine enjekte edilmesi yoluyla kistin inaktif edilmesi ve cerrahi yöntem ile kistin vücuttan alınması gibi yöntemler uygulanabilmektedir. Sizin için hangi tedavi yönteminin uygun olduğuna karar vermesi gereken kişi takibinizi yapan hekiminizdir. Böbrek kistleri her zaman zararlı değildir.  Ancak radyolojik tetkiklerde kanserleşme riski açısından şüpheli bulgular mevcut ise hastanın kanser ihtimali mutlaka araştırılmalıdır. Rutin kontrol ve radyolojik tetkikler kanser ihtimalinde erken evrede tedaviye başlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

    Sebamed Sun Care ile Güneşe Karşı Gardını Al

    0
    Sebamed Sun Care ile Güneşe Karşı Gardını Al

    Baharın gelişiyle güneş de kendini daha fazla göstermeye başlıyor. Her ne kadar güneş, ışığıyla enerjimizi yükseltse de kendimizi ve cildimizi koruma altına almamız gerekiyor. Sebamed Sun Care, UVA + UVB filtresi ve E Vitaminli formülüyle güneşin zararlı ışınlarına karşı size 3 etkili koruma sağlıyor. 

    Yaz denilince ilk akla gelen özellik istisnasız güneş oluyor. Yaz aylarının simgesi haline gelen güneş; kumsalda yürüyüş ve spor yapma, güneşlenme gibi aktiviteleri de beraberinde getiriyor. Gün içerisinde güneş ışığının verdiği enerjiyle yapmaktan keyif aldığımız bu aktiviteler her ne kadar zararsız gibi görünse de cildimize oldukça zarar veriyor. Sebamed Sun Care Çok Yönlü Koruyucu Güneş Kremi güneşin cildiniz üzerindeki zararlı etkisini en aza indirgiyor.

    Sebamed Sun Care, pH 5.5 değeri sayesinde cildinizin doğal dengesini korumaya yardımcı oluyor. Suya dayanıklı ve yağsız kolay uygulanabilen yapısıyla gün içerisinde makyaj bazı olarak veya deniz kenarında rahatça kullanım olanağı sağlıyor.

    Yalnızca güneş ışınlarının zararlı ışınlarından korumakla kalmayıp formülünde bulunan inülin ve lesitin ile yoğun nemlendirme yaparak yaşlanma belirtilerine karşı da bakım yapıyor.

    Dermatolojik olarak test edilen Sebamed Sun Care, normal cilt tipleriyle birlikte güneş hassasiyeti olan, yağlı ve akneye eğilimli ciltler için de uygunluğuyla dikkat çekiyor. Bu yaz siz de güneşin etkilerini cildinizde en az seviyede hissetmek için Sebamed Sun Care SPF 30 ve 50+ çeşitlerini deneyimlemeye başlayın!