Devamı
    Ana Sayfa Blog Sayfa 305

    Bebeklere Evde Mayalanmış Yoğurt Yedirin

    0

    Genelde severek tükettiğimiz bu besini, bebeğinizin de sevmesi, önemli! Özellikle sütten katı gıdaya geçme sürecinde yoğurdun içindeki faydalı bakteriler bebeğinize çok iyi gelecektir, bizden söylemesi.

    Probiyotik bir gıda olan ve fermente edilmiş sütten elde edilen yoğurt, yararlı bakteriler içerir. Bu yararlı bakteriler, vücutta doğal olarak bulunan ancak hasar görmüş bakterilerin yerine veya onları desteklemek için kullanılabilirler. Probiyotik “canlı karşıtı” olan antibiyotiklerin tersine “canlı yandaşı” anlamına gelir.

    Fermente gıdalar formunda probiyotik bakteri kullanımının tarihi milattan öncesine dayanır. Yani insanlar binlerce yıl boyunca sütü fermente etmişlerdir.

    Peki, yoğurdun faydaları nelerdir?

    • Bilim insanları tarafından yapılan son çalışmalar fermente süt ürünleri tüketen insanların daha sağlıklı ve uzun ömürlü olduklarını ortaya çıkardı. Bu yüzden son yıllarda probiyotiklerin kullanımı tekrar popüler olmaya başladı.
    • Hatta tedavinin bir parçası olarak probiyotiklerin kullanıldığı hastalıkların sayısı da hızla arttı. Bunlar çoğunlukla; sindirim yolunda virüs kaynaklı enfeksiyonlar, tedaviye dirençli çocuk ishali,laktoz intoleransı, irritabl bağırsak sendromu gibi mide-bağırsak sorunlarının tedavisi ile ilgili olan hastalıklardır.
    • Bunun yanında gıda alerjileri dahil alerjilerin, virüs kaynaklı kronik enfeksiyonların, ottoimmün bozuklukların dahi probiyotik tedavisine olumlu cevap verdiği görüldü.

    Sözün özü, fermente gıdalar yani probiyotikler sağlıklı beslenmenin en önemli anahtarlarından biri. Yoğurt da fermente süt ürünlerinin muhteşem bir üyesi!

    Yoğurt Beslenmeye Ne Zaman Ve Nasıl Dahil Edilmeli?

    Bu kadar övdüğümüz yoğurt doğal olarak bebek ve çocuk beslenmesinin de olmazsa olmazı!

    Ancak bebeklere yoğurt kaçıncı ayda verilir? sorusunun cevabı önemli! Bundan birkaç yıl önce, ek gıdaya ilk başlandığında bebeğe yoğurt verilmesi öneriliyordu. Ancak artık genel görüş yoğurdun 7. ay itibariyle bebek beslenmesine dahil edilmesi yönünde.

    • Yoğurdun bebek beslenmesine 7. ay itibari ile dahil edilmesi gerektiğini belirtmiştik.
    • Her yeni gıda gibi bebeğinize önce, 3 gün boyunca, 1 çay kaşığı ile başlayıp sonra 1 tatlı kaşığına sonra da yarım ve tam çay bardağına çıkarmalısınız. Böylelikle bebeğinizdeki etkisini görebilirsin.
    • Bu noktada, bebeklere yoğurt gaz yapar mı? sorusu aklına gelmiş olabilir. Hemen buna cevap verelim. Evet, yoğurt bebeğinize gaz yapabilir. Yoğurt yedirdikten sonra bebeği gözlemlemeniz iyi olur.
    • Yoğurdu bebeğinize günde 1 öğün vermeniz yeterlidir. Bebeklere yoğurt hangi öğünde verilmeli? diye sorarsanız da ikindi öğününde vermenin daha iyi olacağını söyleyebiliriz. Yatmadan hemen önce vermeyi tercih etmeyin çünkü gaz yaparsa uykuyu böler, uykuda rahatsızlık yaratır.
    • Marketlerden hazır bebek yoğurtları satın almanız mümkün, ancak bebek yoğurtlarını evde kendin mayalamanızı öneririz. Yoğurdu günlük ya da gün aşırı mayalayabilirsiniz. Çok da taze olur.

      Bebek Yoğurdu Nasıl Yapılır?

      Bebeğiniz için evde çok pratik bir şekilde yoğurt mayalayabilirsiniz. Peki, bebeklere yoğurt hangi sütten mayalanır?

      Bebeğe yoğurt mayalarken dilerseniz devam maması, dilerseniz inek sütü dilerseniz de keçi sütünü kullanabilirsiniz. Keçi sütünden mayalamanın şu avantajları vardır:

      • Keçi sütünün kazein oranı inek sütüne göre daha düşüktür ve daha az alerjendir.
      • Keçi sütünü bebeğin çok daha kolay tolare edebilir.

      Genel olarak; güvenilir bir çiğ süt ve yoğurt mayası, bebeklere evde yoğurt mayalama için ihtiyaç duyacağınız malzemelerdir.

      Yoğurt Yapımı
      Çiğ sütü kaynatıp, yaklaşık 45ºC olacak şekilde, yani eli yakmayacak ısıda soğut.
      En fazla iki gün içerisinde tüketilecek şekilde küçük bir kavanoza sütü dök. İçine bir tatlı kaşığı yoğurt mayasını koyup 1-2 defa çevirip karıştır. Fazla karıştırma.
      (İstersen eczaneden ya da marketlerden bulabileceğin probiyotik şaseyi de maya ile beraber sıcağa yakın, ılık süte ekleyebilirsin.
      Kavanozun üzerinde 2-3 parmak kadar boşluk kalmasına dikkat et.
      Yaklaşık 5-8 saat kadar mayalanmasını bekle.
      Mayalanmış yoğurdu buzdolabına kaldır. Bir gece buzdolabında beklesin.
      Ertesi gün yoğurt, kullanıma hazırdır.
      Kullanmadan önce mayalayacağın yeni yoğurt için bir tatlı kaşığı maya olarak ayırmayı unutma!

       

      Ayrıca yoğurt makinesi ile de yoğurt mayalamanız mümkün. Son zamanlarda pratik olması ve yoğurt tutturma problemleri sebebiyle yoğurt makinesi tercih ediliyor. Siz de bebek yoğurt yapma makinesi ile yoğurt yapacaksanız aşağıdaki tariften yararlanabilirsiniz:

    Yoğurt Yapımı
    Sütü kaynat. Birkaç kez tıkırdasın yeterli.
    Yoğurt makinesi kaplarına kaynamış sütü boşalt.
    Süt el değecek ısıya gelene kadar bekle.
    Beklerken 1 lt süte 2 tepeleme tatlı kaşığı ölçüsünde mayayı bir kenara al.
    Süt istediğin ısıya geldiğinde mayayı her bir kaba paylaştır ve çok yavaş 1-2 kez karıştır.
    Makinenin kapağını kapa. Makinenin derecesine göre ayarla.
    Makinenin orta ayarı yaklaşık 6-8 saat arasında yoğurdu istediğin gibi mayalar.
    Kapları makineden alıp biraz oda sıcaklığında tutup buzdolabına kaldır.
    7-8 saat sonra yoğurt tüketime hazır olacaktır!

     

    www.anneysen.com sitesinden alınmıştır.

    Kendi Mutfağınızın Çiftçisi Olun

    0
    Sehir hayatında doğaya hasret, küçük mutfaklarımıza mahkum yaşıyoruz. Ama bu sizi umutsuzluğa düşürmesin, kendi mutfağınızda da taze ürünler yetiştirmenin keyfini sürebilirsiniz.
    Mutfağınızı Küçük Bir Pazara Dönüştürebilirsiniz

    Yemeklerinizde ve salatalarınızda kullanacağınız sebzeleri kendi mutfağınızda yetiştirmekten daha keyifli ne olabilir? Son yıllarda oldukça moda olan mutfak bahçeciliği hem size hoş bir hobi sağlar, hem de organik besleneceğiniz için diyetinize katkıda bulunur. Siz de kendi mutfağınızda bitki yetiştirme konusuna meraklıysanız, nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda derlediğimiz yazımıza göz atın.

    En doğru noktayı belirleyin

    Mutfak Bahçeciliğinde Yerin Önemi

    Mutfağınızdaki alanınız küçük dahi olsa, akıllıca bir dizayn ile siz de mutfakta bitki yetiştirme akımına katılabilirsiniz. İlk olarak işe bitkilerinizi yetiştirmek için mutfağınızda en uygun bölümü belirlemekle başlayın. İç mekanlarda yetiştirilen bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu şey doğal gün ışığıdır. Bu nedenle gün içerisinde en az 4 saat gün ışığı alan, pencerenin yakınında bir yer belirleyin. Güney veya güney batı yönüne bakan pencereleriniz birinci tercihiniz olmalıdır; kuzeye bakan pencereler ise uygun bir seçim olmayacaktır. İsterseniz bir gününüzü test etmeye ayırarak belirlediğiniz noktanın kaç saat boyunca ışık aldığını ölçebilirsiniz.

    Ekipmanlarınızı hazır edin

    Mutfak Bahçeciliğinde Ekipmanlar

    Alanı belirledikten sonra mutfakta bitki yetiştirmek için ihtiyacınız olan malzemeleri tamamlayın. Eskiden insanların yoğurt kaplarında veya yağ tenekelerinde bile bitki yetiştirmesinin tersine günümüzde artık mutfaklardaki görsellik ve şıklık da büyük önem kazanıyor. Bu nedenle sade ancak zarif duran; böylece gözünüze de hitap eden bir bitki bölümü oluşturmanızı tavsiye ederiz. Bunun için çoğu yapı marketlerinde bulabileceğiniz ahşap ya da metal raflı standları kullanmanız, seramikten yapılmış dilediğiniz renkte saksılarınızı da buraya dizmeniz mutfağınıza oldukça modern bir görünüm katacaktır. Bu tarz bölmeler için yeriniz sınırlı ise, duvara monte edilebilen veya tavana asılabilen modellere odaklanmayı tercih edebilirsiniz. Bohem bir görünüm katmak için ise saksılarınızı satın alacağınız minik boyalarla veya kalan ojelerinizle rengarenk boyamayı düşünebilirsiniz.

    Mutfakta bitki yetiştirme konusunda ortam sıcaklığına önem verin

    Mutfak Bahçeciliğinde İklim

    İç mekanlarda bitki yetiştirirken bir başka önemli nokta da mutfağınızın sıcaklığı olacak. Neyse ki nane, maydanoz, biberiye gibi otlar iç mekandaki oda sıcaklığını sever. Yani dışarıda hava ister soğuk ister sıcak olsun, mutfağınızdaki sıcaklık sizin için normal ise, bitkileriniz de bu sıcaklığı sevecektir. Dikkat etmeniz gereken nokta, bitki yapraklarınızın mümkün olduğunca cama değmemesini sağlamak; bu onlara soğuk havalarda zarar verecektir. Fesleğen yetiştirmeyi düşünüyorsanız, bu konuda diğer otlara göre biraz daha dikkat etmeniz gerekecek. Çünkü bu, serin havadan çok çabuk etkilenerek yapraklarını döken bir bitkidir. Eğer fesleğen yetiştirecekseniz, kesinlikle mekanınızın tüm gün boyunca oda sıcaklığında kalacağından emin olun.

    Siz de evinizde taptaze yiyeceğiniz bitkilerinizi kendiniz yetiştirmek, evinizi adeta yerel bir pazara dönüştürmek istiyorsanız, yazımızdaki önerilere kulak vererek, mutfak bahçeciliğinin keyfini sürebilirsiniz.

    Güneş Kremi Sezonu Açıldı!

    0
    Yaz aylarının başladığı bu günlerde, Eczacı Kız tarafından hazırlanmış ‘güneş kremleri’ hakkındaki bu güzel incelemeyi sizinle paylaşıyoruz.

    Güneş Kremi Kullanmak Gerekli mi?

        Yaz aylarının sonuncusuna geldik. Bu noktadan sonra güneş kremi kullanımının gün geçtikçe azalacağını düşündüğüm için, neden güneş kremi kullanmaya devam etmeniz gerektiğini bu yazımda açıklamak istedim.
    Güneş sebebiyle cildinizde meydana gelebilecek kötü durumlardan pek çoğu güneş kremleri ile önlenebilir niteliktedir. Bunların başında cilt kanseri, benler, kırışıklıklar, cilt lekeleri ve yanıklar sayılabilir. Bu durumlardan korunmak için güneş kremlerinin doğru ve düzenli bir şekilde kullanılması da büyük önem taşıyor.

       UVA ve UVB nedir?

    Güneş kremleri prensipte iki tip UV filtresi taşır. Bunlar UVA ve UVB filtreleridir. UVB ışınları cilt yanıkları gibi yüzeyde meydana gelen tepkilerden sorumlu iken, UVA cildin daha derin tabakalarına ulaşabilir. UVA ve UVB ışınlarının ikisi de zararlı etkilere sahiptir ve biri diğerinden daha kötü demek doğru olmaz. Bazı güneş kremleri yalnızca UVB filtresi taşır ve cilt kızarmasını kısmen engellediği için etkili gibi görülebilir. Ancak diğer zararları önleyemediği için ve güneşte kalma sürenizi uzattığı için yarardan çok zararı dokunur.

       SPF Kavramı

    Güneşte kalma süresinden bahsetmişken “SPF” kavramına da bir bakalım. Yine her bilimsel kısaltmada olduğu gibi bu kelime de ingilizce bir açılıma sahip. “Sun Protection Factor” yani “Güneş Koruma Faktörü” anlamına gelen SPF terimine GKF diyelim mi? Demeyelim bu da çok saçma oldu :)) “Biraz ciddi olabilir misin Eczacı Kız?” diyenleri duyuyorum ve ciddi oluyorum efendim.. I Im..
    SPF terimi bize normale kıyasla ne kadar uzun sürede cilt kızarıklığı yaşayacağımızı söyler. Yani güneş kremi sürmeksizin güneşe çıktığımızda 10dakikada kızaracağımızı düşünürsek SPF15 bir krem bu süreyi 150 dakikaya çıkarır. SPF50 bir kremse 500 dakika yani yaklaşık 8,5saat cilt kızarıklıklarını engeller.
    SPF ölçümleri bu deneysel teknikle yapılıyor olsa da işin temeli daha başkadır. Cildinizde bir nokta kadar alana 1saniyede 10 tane ışın çarpıyor diyelim; SPFsi düşük bir krem 5 tanesini engelleyebilirse yüksek bir krem 9unu birden engelleyebilir. Bu sebeple SPF X sürdüğüme göre şu kadar süre dışarda kalmaya hakkım var diyemeyiz.

       Güneş Kreminin Zararı Var Mıdır?

    Güneş kremlerinin kötü yanları olduğu söylenen bazı durumlar var; Örneğin güneş kremi cilt yanıklarını önlediği için kişilerin güneş altında daha uzun süre kalmasına böylece kanser riskini artmasına sebep olduğu düşünülüyor. Yukarıda yaptığımız hesaplama sebebiyle güneşte kalma süremizin artışı ile birlikte cildimizin aldığı hasar da artar. Bu yüzden güneş kremlerine güvenip güneş altında uzun süre kalınmaması gerekir. Bu noktada dikkat edilirse güneş kreminden zarar görülmez.
    Diğer şikayet edilen durum da sivilce ve yağlanma oluşumuna sebep olduğu yönünde. UVA ve UVB filtrelerinin krem haline getirilmesine yardımcı olan maddeler yağ içerikli olabiliyor. Cildinizde sivilcelenmeye sebep olan da yağ benzeri yardımcı maddelerdir. Bu yüzden jel formunda, yağsız güneş kremlerini tercih ederek bu şikayetten de kurtulabilirsiniz.
    D vitaminin vücuttaki sentezi esnasında güneş ışınlarına ihtiyaç duyulur. Güneş kremleri her gün ve güneş gören her yere sürülmesi D vitamininin sentezini düşürebilmektedir. D vitamini vücutta depolanabilen bir vitamin olduğu için ara ara da olsa güneşten faydalanmanız gerekir. Bu yüzden güneş kremi kullanımında aşırıya kaçılmaması gerekiyor.

       Güneş Kremi Yaşlanmayı Önler mi?

        Cildin yaşlanmasına “zaman” kadar etkili olan diğer kavram da “güneş”tir. Cildin yaşlanma tipleri arasında sayılan cilt lekeleri oluşmak için de gelişmek için de güneşe ihtiyaç duyar. Aynı şekilde yeni benler oluşması için de güneş ışınlarına ihtiyaç vardır. Tüm bunların yanında güneş kremleri, tonla para verilen kırışıklık karşıtı kremlerinden bile daha etkili bir anti agingdir. Cilt kırışıklıklarını önlemek isteyen herkesin güneş kremi sürmeyi ihmal etmemesi gerekiyor.

       Güneş Kremi Kullanırken ve Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

    • Kalınlık: Araştırmalara göre halkın uyguladığı güneş kremi kalınlığı, güneş kremleri test edilirken sürülen ve önerilen uygulama kalınlığının 4’te 1i kadar. Bu yüzden elimizi korkak alıştırmadan daha fazla miktarda ürün uygulamamız gerekiyor.
    • Yenileme Sıklığı: Uzmanların önerisine göre güneş kreminizi 2 saatte bir yenilemeniz gerekiyor. Terleme veya suya girme durumlarında yenileme sıklığını arttırılmalıdır. Suya dayanıklı güneş kremi seçimi bu noktada daha da önemli
    • Maruziyet Süresi: Hiçbir güneş kremi tam koruma sağlamaz. Bu yüzden güneşte kalma süremizi mümkün olduğunda kısa tutmamız gerekir. Özellikle yaz aylarında güneşin tepede olduğu öğle saatlerinde dışarıya çıkmak genel sağlık açısından da sıkıntı oluşturur.
    • Yaz/Kış: Güneş ışınlarının şiddeti bizim hissettiğimiz hava sıcaklığından kısmen bağımsızdır. UVA ve UVB ışınları kış aylarında da ciddi oranda zarar verebilir. Her mevsim kullanıma devam edilmesi daha uygundur.
    • Yüksek Koruma: SPF derecesi yüksek olan kremlerin daha iyi koruyacağı unutulmamalıdır. SPF 30’un altındaki güneş kremlerinden kaçınıp daha yüksek korumalı kremleri tercih etmeliyiz.
    • UVA/ UVB: Yazının başında belirttiğim gibi hem UVA hem de UVB ışınları zararlıdır. Yalnızca UVB filtresi içeren kremler yeterli değildir ve daima her iki filtreye de sahip kremler tercih edilmelidir.
    • Uygulama Zamanı: Güneşe çıkmadan en az 20-30 dakika öncesinde güneş kremini uygulamamız gerekir.
    • Yağlı ve Yağsız Kremler: Cildinizde aşırı yağlanma veya sivilce problemleri varsa yağsız, jel şeklindeki güneş kremlerini tercih edebilirsiniz. Eğer kuru ciltliyseniz yağ içeren kremleri tercih etmeniz cildinizin nemli kalması açısından daha uygundur.

    eczacikiz.blogspot.com’dan alınmıştır.

    Evde Deodorant Yapımı

    0

    Koltuk altlarınız tahriş mi oluyor? Marketlerde satılan deodorantların kokusu hoşunuza gitmiyor mu? Kimyasal kozmetik ürünlerini kullanmak istemiyor musunuz? O halde işe, ev yapımı, doğal ve son derece ekonomik ter önleyicilerin tariflerini öğrenerek başlayabilirsiniz.

    Deodorant kullanmanın yan etkileri

    Erkekler ve kadınlar arasında son derece yaygın olan bu kozmetik ürün üzerinde çok sayıda araştırma yapılmıştır.  Bizler tüketici olarak, bu ürünlerin ne kullanılarak üretildiğini veya cildimizde ne gibi sorunlara yol açabileceğini düşünmeksizin kullanmaya devam ediyoruz. Birçok markada, gözenekleri tıkayıp, cildin hava almasını engelleyen, ve terlemeyi önleyen, alüminyum tuzu olarak da bilinen alüminyum klorhidrat bulunmaktadır. Tabii bir çoğumuz “deodorantların işi zaten bu” diye düşünecektir.

    Sorun şu ki, bu ürünler doğrudan vücudun ısı düzenleme sistemini etkiliyor. Bu nedenle vücut fonksiyonları normal olmaktan çıkıyor, olmaması gereken bölgeler serin tutuluyor. Bunlar vücutta çeşitli sorunlara yol açabilecek faktörlerdir. Dahası, bazı araştırmalara göre sık deodorant kullanımı göğüs kanserine yol açabiliyor. Bunun nedeni de, deodorantta bulunan maddelerin koltuk altındaki deriye nüfuz edip, göğüse yakın olan bu bölgede birikmesi.

    Deodorantın aslında o kadar da iyi olmadığını, kullanmayı bıraktığınızda daha kötü kokmaya başlayınca anlayacaksınız. Bunun sebebi de, deodoranttaki maddelerin koltuk altınıza sinmesidir. Tıpkı giysilere sinen kokular gibi. Bu durumda iki seçeneğiniz var; ya alüminyum tuzu içermeyen deodorantları satın alın, ya da kendi deodorantınızı kendiniz yapın.

    Ev yapımı deodorant: 1. Tarif

    İlk tarif için, aşağıdaki malzemelere ihtiyacınız olacak:

    • 1/3 bardak mısır nişastası
    • 1/3 bardak kabartma tozu
    • 10 damla lavanta esanslı yağ, okaliptüs yağı, veya çay çiçeği yağı. Bunların hepsi antibakteriyeldir.
    • 10 damla nane veya sandal ağacı esanslı yağ (bu miktar kadınlar içindir, erkekler 20 damla ekleyebilir)
    • 3 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
    • 2 yemek kaşığı E vitamini yağı (isteğe bağlı)

    Bütün malzemeleri, yoğun bir macun elde edene kadar bir kase içinde karıştırın. Boş bir krem kutusuna koyun ve günlük olarak kullanın. Aşırı kullanımı rahatsızlık verebilir.

    Ev yapımı deodorant: 2. Tarif

    Bu tarif için gerekli malzemeler:

    • 3 bardak hindistan cevizi yağı
    • 3 bardak karite yağı
    • 3 bardak kabartma tozu
    • 2 bardak mısır nişastası
    • İsteğe bağlı olarak: esanslı yağlar

    Karite yağı ve hindistan cevizi yağını, tamamen eriyip birbirine karışana kadar kadar benmari usulü eritin. Ateşten alıp kabartma tozu ve mısır nişastasını ekleyin. İyice karıştırıp esanslı yağları da ekleyin. Cam bir kaseye alıp soğumaya bırakın.

     Ev yapımı deodorant: 3. Tarif

    Bu tarifte kullanılan malzemeler biraz fazla, ama sonuç mükemmel:

    • 1 buçuk yemek kaşığı balmumu
    • 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
    • Yarım yemek kaşığı kakao yağı
    • 15 damla biberiye yağı
    • 15 damla beyaz kekik yağı
    • 25 damla lavanta yağı
    • 3 damla hintyağı

    Balmumunu benmari usulü eritin ve kakao yağını ekleyin. İkisi de iyice eridiğinde, diğer yağları birer birer eklemeye başlayın. İyice karıştırdıktan sonra bir kaba aktarıp soğumasını bekleyin. Banyolardan sonra az miktarda kullanın.

    Ev yapımı deodorant: 4. Tarif

    Bu doğal deodorantın yapımında limon kullanılır ve çok etkilidir. İhtiyaç duyacağınız malzemeler:

    • 100 ml. su
    • 20 ml. %90 alkol
    • 4 yemek kaşığı biberiye
    • 5 damla limon esansı
    • 10 damla güvercin ağacı ekstresi

    Suyu kaynatıp kuru biberiye yapraklarını içine atın. Ateşi kapatıp 10 dakika, tencerenin ağzı kapalı halde bekletin. Sonra alkolü, limon esansını ve güvercin ağacı ekstresini ekleyin. İyice karıştırıp, daha sonra kullanmak üzere cam bir kavanoza aktarın.

    Ev yapımı deodorant: 5. Tarif

    Bu tarifte de portakal kullanılmaktadır. Yapımı da çok kolaydır:

    • 3 limonun kabuğu
    • 3 portakalın kabuğu
    • 1 litre su
    • 3 yemek kaşığı kabartma tozu
    • 1 bardak deniz tuzu

    Limon ve portakal kabuklarını rendeleyip suda kaynatın. Suyu süzüp soğumaya bırakın. Deniz tuzu ve kabartma tozunu ekleyin. İyice karıştırıp başka bir kaba aktarın. Bu karışımı koltuk altlarınızda veya vücudunuzun diğer kısımlarında kullanabilir, hatta bununla banyo bile yapabilirsiniz.

    Ev yapımı deodorant: 6. Tarif

    Bu tarifi hazırlamanın iki yolu vardır. Birincisi standart, ikincisi ise hassas ciltler için uygun olandır. İlki için gerekli malzemeler:

    • 1/4 bardak kabartma tozu
    • 1/4 bardak mısır nişastası
    • 10 damla çay çiçeği yağı
    • 3 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

    İkinci için gerekli malzemeler:

    • 2 yemek kaşığı kabartma tozu
    • 6 yemek kaşığı mısır nişastası
    • 10 damla çay çiçeği yağı
    • 3 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı

    Her iki tarifte de, dilediğiniz esanslı yağları kullanabilirsiniz. Eğer cildinizi nemlendirmesini istiyorsanız, E vitamini veya badem yağı ekleyebilirsiniz.

    Kabartma tozu, nişasta ve çay çiçeği yağını, bir bardak veya kasede karıştırın. Hindistan cevizi yağını da ekleyip macun kıvamına gelene kadar karıştırın. Bu aşamada dilerseniz E vitamini veya badem yağını ekleyebilirsiniz. İsterseniz, lavanta, okaliptüs, sandal ağacı, veya gül esanslı yağlardan da ekleyin. Bu yağlardan sadece bir kaç damla koyun, çünkü bunların aroması oldukça yoğundur. Hazırladığınız karışımı bir deodorant kabına doldurun. İlk bir kaç gün yumuşak ve kremsi olacaktır, ama gün geçtikçe katılaşıp aynı marketlerden aldığınız deodorantlara benzeyecektir.

    Sagligabiradim.com sitesinden alınmıştır.

    Helikopter Anne ve Baba Olmayın!

    0

    Dikkat! Helikopter Anne-Babalar Olmayın!

    Helikopter Anne-Baba terimi nedir?

    Helikopter Anne-Babalar (Helicopter Parents) terimi ilk defa Foster W. Cline, M.D. ve Jim Fay tarafından 1990 yılında “Parenting with Love and Logic: Teaching Children Responsibility” kitabında kullanılmış ve Batı ülkelerde öğretmenler ve diğer profesyoneller tarafından kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu terimin ilk çıkış hikayesi bir çocuğun “annem başımda helikopter gibi dönüyor” şikayetiyle başlamış ve bu kitapta yer almıştır.

    Helikopter Anne-Babalar; çocuğun başından ayrılmayan, etrafında pervane olan, çocuğun her şeyine yetişmeye çalışan, çocuğun hayatına ve kişiliğine müdahale eden, yorulmak bilmeyen anne babalardır. Bu anne babalar, eğitimli orta sınıf ailelerden gelir ve çocuktan akademik beklentileri çok yüksektir. Batı ülkeler bu ailelerin “baby boomer” kuşağından, yani II. Dünya Savaşının hemen ardından doğan (1946-1964) kuşaktan geldiğine inanmaktadır.

    Son yıllarda bu terim Avrupa ve ABD gazetelerinde çokça söz edilmekte ve bir psikolojik, sosyolojik sorun olarak ele alınmaktadır. Helikopter Anne-Babalar Türkiye’de çok yaygındır.

    Anne babalar neden “Helikopter Anne-Baba” oluyor?

    Çocuklarının bireyselliğinin gelişmesini kendilerine tehdit görürler ve onlara bağımlı olması için elinden geleni yaparlar. Çocuklarının bağımsız kendi kendine yeten bir birey olmasını tehdit için gördükleri için çocukların değişim, gelişim çabalarına engel oluyor ve kendilerine bağımlı olmaya zorluyorlar. Tabi buda çocuğun kendine yetemeyen, değersiz, güvenilmez biri olmasına neden olduğu gibi kimlik gelişimlerine de müdahale ediyor.

    Helikopter Anne-Babalarla büyüyen çocuklarının tipik özellikleri nelerdir?

    Aşırıcı korumacı çevrede büyüyen, her sorunu anne babası tarafından çözülen, kendi kararlarını kendi alamayan çocukların en belirgin özelliklerini Batı ülkeleri şu şekilde sıralıyor;

    -Şişirilmiş bir egoya sahip

    – Düşük öz saygı ve yeterlilik duygusu

    -Bastırılmış kişilik

    – Sağduyudan yoksun

    – Karar vermekte zorlanan

    – Problem çözme becerisi gelişmemiş

    – Daha iyiyi yapma ve çabalama isteği düşük

    -Çok güçlü aile bağına sahip ve aileye bağımlı

    Bunlar bu çocukların sadece en belirgin özellikleri bu liste daha artırılabilinir. Çünkü aşırı koruyucu anne baba olmak, çocuğun normal gelişimine müdahale eden bir yaklaşımdır. Dolayısıyla çocukta normal olmayacaktır. Birçok becerileri eksik, psikolojik problemler yaşamaya yatkın, iş ve özel hayatında problemler ve başarısızlıklar yaşayan bir yetişkin olacaktır.

    Helikopter Anne-Babalar toplumsal bir sorundur!

    Kendi ayakları üzerinde durabilen sağlıklı bir yetişkin olarak yetişmeyen gençlik sadece aileler için değil, toplumsal bir sorundur. Kendine yetemeyen, anne babasına bağımlı, öz güveni düşük çocuk, geleceğin yetişkini olacaktır.

    Ulu Önder M. Kemal Atatürk “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” sözleriyle gençliğe güveni dile getirmiş.

    Fakat helikopter Anne-Babalarla büyüyen, öz güveni yetersiz gençliğe geleceğimizi nasıl emanet edeceğiz. Bu anne babalarla büyüyen çocuklar, hem aile için, hem toplum için büyük bir sorundur. Aşırı koruyucu tutumla büyüyen çocuk dünyayı güvenilmez, tehlikelerle dolu bir yer olarak algılarlar.

    Bu şekilde büyüyen gençlerin hayatta başarısız olacağı, büyük psikolojik problemler yaşayacağı da şüphesizdir. Çocuklarımıza iyilik yaptığımızı düşünürken, onların hayatta kalabilmek için gerekli olan becerilerini ve kalkanlarını geliştirmesine engel oluyoruz. Biz çocuğumuzun hayat boyu eli ayağı ve koruyucu kalkanları olamayız.

    Eğer sizde birer helikopter anne babalarsanız bunun farkına varın ve çocuğunuzun kendi hatalarını yaparak öğrenmesine, hayal kırıklar yaşamasına, mücadele etmesine izin verin. Çocuğunuzun akademik başarısına takılıp, kişiliğini bastırmayın. Çünkü sadece okulda başarılı olması mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmesinin, hayatta başarılı olmasının garantisi değil. Hayatta başarılı olmasının garantisi sağlıklı bir kişiliğe sahip olması, normal gelişim aşamalarından geçmesi, kısacası sağlıklı bir anne baba tutumuyla büyümüş olmasıdır.

    Helikopter anne babalar olmamanız dileğiyle,

    Pedagog Sevil Yavuz

    www.milliyet.com.tr’den alınmıştır.

    Kadınlarda Saç Ekimi

    0

     

    Saç ekimi çoğunlukla erkeklerin ilgilendiği bir uzmanlık alanı gibi görünse de, saç dökülmesi yaşayan her yaştan kadın için de etkili bir çözüm.

    Kadınlarda saç dökülmesinin ardında çeşitli sebepler olabilir. Bunlardan bazıları yeterli beslenmeme, stres veya hormonal dengesizliklerdir.Kadınlar için saçları görünümleri açısından oldukça önemlidir.Bu nedenle aşırı derecede bir dökülme yaşandığında bu kişiyi hem estetik hem de psikolojik olarak etkileyebilir.Ancak günümüzde gelişen

    Öncesi ve sonrası…

    tedavi seçenekleri bakımından saç ekimi, kadınlar için de doğru bir tercihtir.Erkek tipi saç dökülmesi olarak bilinen androgenetik alopesi sebebiyle saçın alın çizgisinin gerilemesiyle sonuçlanan saç kaybı ya da tepe bölgesinde bir açılma söz konusu olduğunda kadınlar da saç ekimi olabilirler.

    Saç ekimi işleminde sağlıklı saç kökleri alınarak, saçların döküldüğü bölgeye ekilir. Erkekler için uygulanan saç ekimi işlemlerinde olduğu gibi saçların kazınacağı düşünülür.

    Öncesi ve sonrası…

    Ancak kadınlarda genellikle saçın ense bölgesinde bir pencere gibi, belirlenen bir alandan yapılan alım sırasına, saçlarının tamamının kazınması gerekmemekte ve görünüm açısından herhangi bir değişikliğe sebep olunmamaktadır. Bu nedenle saç ekimi kadınlar tarafından da sıklıkla tercih edilmektedir.

    Saç ekimi konusunda bir çok farklı teknik uygulanmaktadır.

    HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ İLE SAÇ EKİMİ

    FUE SAÇ EKİMİ

    PRP DESTEKLİ SAÇ EKİMİ

    TIRAŞSIZ SAÇ EKİMİ

    D.H.I SAÇ EKİMİ

    MANUEL SAÇ EKİMİ

    Türkiye son yıllarda saç ekimi konusunda dünyanın en çok tercih edilen ülkelerinden biri haline gelmiş durumda. Yüzlerce klinikte, binlerce doktor profesyonel hizmet veriyor. İntenet üzerinden yapacağınız kısa bir araştırma ile siz de kendinize uygun bir klinik seçebilirsiniz.

    kadinvesaglik.org

    Haziran Ayı Astroloji Rehberi (1.Bölüm)

    0

    Merhaba, Haziran ayının en önemli tarihlerini ve gökyüzü olaylarını sizler için kaleme aldım. Gelin birlikte gökyüzüne bakalım! Evren ile birlikte atan ritmimizi fark edelim ve enerjiyi olumluya güzele çevirmenin yollarını arayalım.

    Danışman Astrolog, Aylin İleri

    21 Hazirana kadar hepimiz yakın çevremizde ne olup bittiğiyle daha çok ilgileneceğiz çünkü Güneş, zodyağın en meraklı ve öğrenmeye hevesli burcu İkizlerde olacak. İkizler mevsiminde yeni şeyler üzerinde konuşuruz, gündemimiz değişir ve hızlanır. Seyahatler davetler sohbetler artar, yeni insanlarla tanışırız, meraklı olduğumuz şeylerin peşine düşeriz. 21 Hazirandan itibarense, yengeç burcu mevsimi başlayacak. Bu dönem de ise daha çok içe döneriz; ailemiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız, sevdiklerimiz, yuvamız önceliğimiz olur. Duygularımızın sesi mantığımızın ötesine geçer. Sırtımız sıvazlansın, biri bizimle ilgilensin isteriz.

    Haziran Ayı Gezegen Hareketleri

    Mars Kova Burcuna Geçiyor ve GERİ GİTMEYE BAŞLIYOR

    Mars, 16 Mayısta Kova burcuna geçti. Kovadaki Marsın yaşamla ve kendiyle bir meselesi vardır. Kendiyle olan meselesi, diğerlerinde farklı olmak ve kendini keşfetmektir. Yani ben herkes gibi olamam, farklıyım, orijinalim, sıradan değilim. Yaşamla olan meselesine gelince; genel olarak farkında olduğumuz ama görmezden geldiğimiz ilişki ve işleyişler bizim kişisel meselemiz haline gelir. Herkes kırmızı ışıkta geçiyor, ne yapalım? demeyiz. Bir şeylerin peşine düşüp ardını arar, adalet isteriz. Bu nedenle yaz aylarında; protestolar, yürüyüşler, lobi faaliyetleri, savaş karşıtı gösteriler, insan hakları arayışı kampanyaları tüm dünyada artış gösterebilir.

    Bu gezegen astrolojide bir tetikçi vazifesi görür. Örneğin, bir işe başlanır ama bir türlü istenilen verim alınamaz. İlişkiye başlamak istersiniz ama fırsat olmaz karşınıza çıkmaz, doğru an gelmez. Taşınma veya iş değiştirme planları yapılır, niyet edilir ama harekete geçilemez. İşte tüm bu planları, gönülden ve akıldan geçenleri, uygulamaya sokan astrolojide Mars gezegenidir. O bir noktaya değer ve bir tesadüf yaşanır, Eros okunu fırlatır ve olanlar olur. Yaz aylarında yaşamınızda bir şeyler iyisiyle kötüsüyle hızlanabilir. Marsın geri gideceği 27Haziran-27Ağustos döneminde ise, önemli işlere girişimlere başlamayın. Biraz topu döndürün, hemen kaleye gitmeyin. Yarım kalan, başladığınız ama ilerlememiş ne varsa onlara öncelik verin.

    Peki Ya AŞK …

    Aşk ve ilişkiler gezegeni Venüs 13 Hazirana kadar Yengeç burcunda olacak. Öyleyse, yeni ve kısa süreli heyecanlar peşinde koşmayıp, iyi ve kötü günde yanımızda olacak bir sevgi-ilişki beklentisinde olacağız. Böyle zamanlarda ağlayanın, karnı aç olanın, derdi olanın yanında oluruz. Kısaca, sevdiklerimizle içtenlikle ilgileniriz. Birbirimize daha çok kol kanat gereriz. İkili ilişkilerde, aşkta, anlaşma ve parasal işlerde dikkatli temkinli olmanız gereken günlerse haziranın ilk haftası. 14 Hazirandan sonra Venüs Aslan burcuna geçiyor. Özellikle 24 Hazirana kadar bir yandan tutkulu bir yandan inişli çıkışlı günler bizi bekliyor. İlişkilerimizde bir dargın bir barışık olabiliriz. Bir şeyleri içimizden geldiği gibi yaşamakla-yaşamamak arasında gidip gelebiliriz. Kalbimiz mi yoksa aklımız mı galip gelecek? birlikte göreceğiz.

    SAĞLIK için Ne Yapalım?

    Bu ay vücudunuzu esnetecek egzersizler yapın. Güneş ikizlerdeyken hayatın ritmi hızlanır. Esneme egzersizleri, bedenimize hız ve uyum kazandırır. Ayrıca, bugünlerde daha az uyumaya başlamış olabilirsiniz. Durup dinlenmeye zaman yok gibi gelir, zihniniz de bir türlü susmak bilmez. Daha az kafein tüketmeye, bol su içmeye ve açık havada yürüyüş yapmaya özen gösterebilirsiniz.

    AY BOŞLUKTA Olunca Ne Olur?

    Astroloji de Ay, bir telefon gibi çalışır. Onun vasıtasıyla iletişime geçer, bağlantı kurarız. Telefonunuzun şarjı bittiğinde bir süreliğine de olsa kimseye ulaşamayınca söyleyecek ve yapacak olduklarınızı yapamazsınız. İnsanlar size, siz de onlara ulaşamazsınız. O yüzden Ay’ın diğer gezegenlerle bağlantı kuramadığı sürelerde işler ilişkiler olaylar yavaşlar, durur, bir sonuca ulaşmaz. Çünkü birbirleriyle olan iletişimleri kesilmiştir, bihaberdiler birbirlerinden. O yüzden, önem verdiğiniz işleri bu zaman dilimlerinde yapmamaya özen gösterin. Ay’ın boşlukta olduğu gün ve saatler şöyle;

    2 Haziran     06:36 ile 3 Haziran 01:06 arasında

    4 Haziran     08:09 ile 5 Haziran 13:53 arasında

    7 Haziran     09:34 ile 8 Haziran 00:25 arasında

    9 Haziran     22:36 ile 10 Haziran 07:03 arasında

    12 Haziran   06:28 ile 09:52 arasında

    13 Haziran   22:43 ile 14 Haziran 10:19 arasında

    15 Haziran   19:18 ile 16 Haziran 10:20 arasında

    18 Haziran   06:25 ile 11:40 arasında

    20 Haziran   13:50 ile 15:29 arasında

    22 Haziran   04:33 ile 22:10 arasında

    24 Haziran   16:59 ile 25 Haziran 07:29 arasında

    26 Haziran   15:53 ile 27 Haziran 18:52 arasında

    29 Haziran   11:57 ile 30 Haziran 07:36 arasında

    YENİAY ve DOLUNAY

    13 Haziranda İkizler burcunda yeniay olacak. Yeniay, sorun soruşturun ve gerçeğin peşine düşün, mesajını veriyor. Sizi harekete zorlayıp, “neden olmasın, bir bakalım” demeniz için, yaşamınıza kuvvetli bir ışık tutacak. Bir konu hakkında söz vermek veya bir şeyin altına imzanızı atmanız bugünlerde mümkün. 28 Haziran Oğlak burcu dolunayı ise, sorumluluklarımızı ve yapılması gerekli olan şeyleri bize hatırlatacak. Ertelemeyeceğiniz önemli işleriniz birden ortaya çıkabilir. Bu ay, doğru bilgi ve sağlıklı iletişimin nedenli kıymetli olduğunu anlayacağız. İletişiminizin su gibi aktığı, bolca güzel haberler aldığınız bir ay diliyorum sizlere.

    YAKINDA: Haziran Ayı Burç Yorumları

    www.aylinileri.com

    Karma Cilt Nedir ve Nasıl Bakılır?

    0

    Dünyada en sık rastlanan cilt tipi karma cilt olarak bilinen, T bölgesi olarak adlandırdığımız alın, yanak, çene ve burun kısmı yağlı olan ama diğer bölgelerin kuru olduğu cilt tipidir. Karma yapısından dolayı her bölgeye aynı ürün uygulanamaz ve doğru ürün bulmak konusunda çok büyük sıkıntı yaşanır. Nem dengesi çok hızlı bozulur ve en doğru çözüm olarak, kuru ile yağlı bölgeler için farklı ürünlerin kullanılması önerilir.

    Aslına bakılırsa tüm ciltler karma cilttir ve bu ciltlerin bakımı iki farklı bölge için ayrı ayrı yapılmalıdır. Kuru ve normal bölgelerde yoğun nemlendirici ürünler, yağlı bölgelerde ise yağ emici ürünler kullanılmalıdır. T bölgesi için alkol içeren temizleme toniklerinden, peeling maskelerinden ve diğer sert yapılı ürünlerden uzak durulması gerekir. Bakım içinse besleyici maskeler, güneş ışınlarından koruyan nemlendiriciler tavsiye edilir. Cildin kendisini en kolay onarabildiği süre uykuda geçirdiğimiz dönem olduğundan doğru tercih edilmiş gece kremleri etkili bir çözüm sağlar.

    Karma ciltler şuna benzer:

    • yağlı bir şekilde parlar
    • T bölgesinde kusur geliştirme eğilimi gösterir
    • yanak bölgesi daha kurudur

    Cilt tipimizi değiştiremeyiz, ancak cilt tipine uygun bakım ürünleri kullanarak cildimizdeki dengesizlikleri giderebiliriz. Bununla beraber, cilt tipi zaman içinde değişim gösterebilir: örneğin 50’li yaşlardan sonra karma ciltlerin kuru cilde dönüşmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur.

    Karma ciltler, aşırı ‘sebum’ üretiminin olduğu ve akne eğiliminin görüldüğü bölgelere sahip olmasına rağmen, bu cilt tiplerine yağlı ciltler için geliştirilmiş ürünler ile bakım yapmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu cilt tipine sahip kişiler ciltlerindeki spesifik hassasiyetlere; özellikle karma ciltlerdeki kuru bölgeler gibi; uygun bakım ürünleri kullanmalıdırlar. Cildin kuru bölgelerine, yağlı ciltler için uygun olan bir ürün kullanmak(ya da tersine cildin yağlı kısımları için kuru ciltler için geliştirilmiş ürünler kullanmak) cilde rahatsızlık hissi verir ve çeşitli negatif sonuçlar doğurabilir. Soyucu ürünler yüzün kuru bölgeleri için fazla agresif olduğundan ve yağlı bölgelerde sebum üretimini tetikleyeceğinden kesinlikle tavsiye edilmez.

    Eğer cilt tipiniz belirlemekte zorlanıyor ve kullandığınız ürünlerden verim alamıyorsanız bir dermatoloğa randevu alarak danışabilirsiniz. Bu muayne sonrasında kendinize kalıcı bir cilt bakım rutini oluşturmak, doğru ürünleri seçmek çok daha kolay olacaktır.

    kadinvesaglik.org

    Orgazmın Anahtarı: Kegel Egzersizi

    0
    Kegel egzersizleri basitçe açıklamak gerekirse pelvik taban kaslarını güçlendirmek için yapılan oldukça basit tutma ve bırakma hareketlerinden oluşur. bu egzersizlerin düzenli yapılması haline özellikle kadınlarda orgazm olmayı kolaylaştırdığı ispatlanmıştır. Aşağıdaki videoda Kegel hakkında gerekli temel bilgileri bulacaksınız.

     

    Astrolog Aylin İleri’den Burçların Özellikleri

    0
    Danışman Astrolog, Aylin İleri; www.aylinileri.com/

    Burçlar, bir yıl içinde doğada yaşanan döngülerle paralellik gösterir ve anlam kazanır. Örneğin, Koç burcunun başladığı Nisan döneminde doğa uyanmaya başlar ve koç burcu başlatan öne çıkan özellikleriyle bilinir. Mayıs ayı toprağa bir şeyler ekme dönemidir ve boğa burcu üretkenliği bir şeylere form-biçim verme becerisiyle tanınır. Bu nedenle burcunuzun özelliklerini okurken, doğduğunuz dönemde doğada ve sizinle aynı zaman diliminde doğan diğer kişilerle benzer eğilimlere sahip olduğunuzu fark edebilirsiniz. Ancak bu bilgiler sizi tam anlamıyla tanımlamaya yetmez. Burada tarif edilen siz değilsiniz. Bir doğum haritası yorumunda; güneş burcunuz ve yükselen burcunuz yanında güneş sisteminde yer alan diğer gezegenlerin burç ve ev yerleşimleri ile birbirlerine yaptıkları açılar (bağlantılar/bağlantısızlıklar) birlikte değerlendirilir. Örneğin; Güneşiniz Boğa burcunda fakat, haritanızdaki diğer gezegenler çoğunlukla Koç ve Yay (ateş) burçlarında yerleşmiş olsun; siz diğer boğa burcu kişilerine göre daha hareketli cesur atak girişken bir tavır sergilersiniz. Ancak asıl hedefiniz bu enerjileri kullanarak sahip olduklarını koruyan, üreten, sabırlı ve kararlı bir kimlik geliştirmektir. Astroloji de yorum ve analizler en basit şekliyle böyle yapılır. Burçlar ve genel olarak taşıdıkları olumlu-olumsuz özelliklere, yatkınlık gösterebildikleri sağlık sorunlarına gelince;
    (Bu yazı Barış İlhan ve Öner Döşer’in Astroloji derslerinden derlediğim bilgileri içermektedir.)

    KOÇ ve YÜKSELEN KOÇ (Aries)  (21 Mart-19 Nisan)

    Kendi başına bağımsız ve özgür yaşayabilme, hayatla mücadele edebilme gücüne sahiptir. Girişimci öncü gözü pek kafasına koyduğunu yapan, başkasından onay almadan harekete geçebilen bir yapısı vardır. Açık direkt ve nettir. Cesurdur, risk ve inisiyatif almada başarılıdır. Yeni şeylere başlama, kendini ortaya koyma coşkusu benmerkezci yanının daha çok ortaya çıkmasına neden olur. Kendi kendinin patronu olmak bildiği yolda yürümek ister, başkalarını yönetmeyi yönlendirmeyi örnek olmayı hedeflemez. Başladığı işi sonuçlandırmayı başarılı olmayı da hedeflemez sadece yapmak harekete geçmek ister. Bunun yanında çevresindekileri motive etmede heveslendirmede başarılıdır. Koç burcu içindeki ateşi yakma büyütme cesareti gösteremediğinde, kendi bildiği yolda ilerleyemediğinde pasif-agresif bir tutum izler. Kimliğini enerjisini bastırdığından daha saldırgan öfkeli hırçın yanı açığa çıkabilir. Sürekli yeni şeylere başlama isteği, maymun iştahlılık göstermesine süreklilik kazanamamasına sabırsız düşüncesiz plansız gereksiz riskler alan bir profil göstermesine neden olabilir. Bunun önüne ancak bir şeye başlamadan önce gerçekte neye neden başladığını fark ederek geçebilir. Öznelliği benmerkezciliği yüksek olduğundan çevresine verdiği zararı fark edemeyebilir, gereken duyarlılığı gösteremeyebilir. Gereksiz rekabet oyunlarına girişebilir. Koç burcu, vücutta baş ve kafa bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklar, darbeler, yaralanmalar, baş ağrıları, migren gibi sorunlara yatkınlık gösterebilirler.

    BOĞA ve YÜKSELEN BOĞA (Taurus)  (20 Nisan-20 Mayıs)

    Somut ve gerçek olanla ilgilenir. Maddeye form-biçim verme, üretme, yaratma becerisine sahiptir. Sabırlı sakin serinkanlıdır, enerjisini belirli bir alanda uzun süreli olarak devam ettirebilir. Kararlıdır konsantrasyonu yüksektir, kendini riske atmaktan, yeni denenmemiş şeyleri uygulamaktan kaçınır. Fiziksel bedenini algılama, yaşamdan keyif alma, ihtiyaçlarını doyurma isteği gelişkindir. Müzik finans yemek sanat tarım giyim-dekorasyon sektöründe yaratan üreten geliştiren yanını başarıyla sergileyebilir. Ama önce duyusal-fiziksel ihtiyaçlarını gidermeli, kendini huzur ve güven içinde hissetmelidir. Sahip olduklarına rağmen içsel huzurunu sağlayamazsa, daha fazla güven keyif arayışı onu maddesel dünyada arayışa itebilir. Daha fazla para kıyafet ev yemek seks gibi şeylerle duyularını tatmin arayışına düşebilir. Güvence ve istikrarı sürdürme ihtiyacı, yeniliğe değişime karşı direncini artırabilir, tembelliğe cimriliğe sevk eder, öfkelenir. Tüm bunlar becerilerini kimliğini geliştirmesini engeller. Gerçekte neye ne kadar ihtiyacı olduğu fark edebilmesi çok önemlidir. Yaşamda sahip olduklarıyla mutlu olabilmeyi öğrenmeli, güvenli huzurlu, doğayla uyumlu, üretken bir hayat sürmelidir. Boğa burcu vücutta boyun boğaz gırtlak ense bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara ses kısıklığı, bademcik, guatr, tiroit, boyun fıtığı gibi yatkınlık gösterebilirler.

    İKİZLER ve YÜKSELEN İKİZLER  (Gemini)  (21 Mayıs-20 Haziran)

    Yeni bilgilere ve iletişim kurmaya açıktır, bu konuda son derece kabiliyetlidir. Konuşmayı kendini ifade etmeyi öğrenmeyi çok önemser. Adaptasyon kabiliyeti özellikle fikirsel bazda çok yüksektir. Duygusaldan çok zihinsel olarak bağ kurar.  Entelektüeldir  rasyoneldir, zekidir, bilgiyi ortaya çıkarır ve yayar. Meraklıdır, sosyal ve yapıcıdır. Rasyonellik tarafsızlık ve merak İkizlerin anahtar sözcükleridir. Çevresinde olup biteni ilgiyle izler, her şeyden haberdar olmak ister. Bunu da soru sorarak yapar. İletişim becerilerini doğru kullanabilmesi ve geliştirebilmesi için mutlaka dinlemeyi de öğrenmelidir. Aksi takdirde sürekli anlatan konuşan karşı tarafa söz vermeyen kendine odaklı monolog bir iletişim tarzının içinde sıkışıp kalabilir. Algılaması güçlüdür, zihni hızlı ve kıvrak çalışır. Renkli neşeli esprilidir, taklit yeteneği vardır. Beden dilini özelliklerini ellerini iletişim kurarken iyi kullanır. Tarafsız önyargısız tavrını belli bir ahlak-değer yargısı oluşturarak koruyabilir. Ancak öğrendikleriyle beraber bunlarda sürekli değişim gösterebileceğinden bilgilerini kötüye kullanabilir. Dedikodu bilgi hırsızlığı gevezelik gibi olumsuz özellikleri öne çıkabilir. Sürekli merak eden sorgulayan şüphe eden yanını abartılı kullanırsa huzursuz kararsız endişeli yüzeysel sinirli bir ruh haline kapılabilir. İlişki kurarken yüzeysel davranabilir, ilişkide istikrarsız olabilir. Bir konuya veya kişiye karşı ilgisini çabuk yitirebilir, konsantrasyonu çabuk dağılır. Gerçeklerle sorunlarla baş etmekten kaçabilir, iletişim becerilerini kullanarak kendini her koşulda haklı çıkaracak şekle sokabilir. Önyargılarından arınıp merak duygusunu geliştirmeyi ve onu doğru kullanmayı öğrenmelidir. İkizler burcu vücutta sinir sistemi, eller-kollar-omuzlar, akciğerler bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara nefes darlığı, astım, sinir sistemiyle ilgili sorunlara, el-kol-omuz problemlerine yatkınlık gösterebilirler.


    YENGEÇ ve YÜKSELEN YENGEÇ 
    (Cancer)   (21 Haziran-22 Temmuz)

    Hafızası güçlü, duyarlı, ilgili-şefkatli, sezgiselliği gelişmiş, çevresini ailesini koruyan kollayan bir burçtur. Ev ve aile yaşamında huzur ve güvenlik arayışındadır. Geçmişi ve duygularıyla güven içinde olacağı kendini koruyabileceği belki de saklanabileceği bir yuva kabuk arayışındadır. Özel yaşamı, anıları sırları onun için çok elzemdir. Bir Yengeç olarak tavsiyem içinizdeki çocuğun sesine kulak verin. Neye özlem duyuyor neye ihtiyacı var, duygusal olarak geçmişinde yeterince tatmin edilememiş ilgilenilmemiş yönleri neler? Kabuğunuza çekildiğinizde küsüp alındığınızda bu tutumun arkasında yatan neden; bu temalarda gizli olan yüzleşilmemiş açığa çıkarılmamış olan şeylerdir. Önce kendinize şefkat gösterin, kendinizle ilgilenin böylece dışarıdan beklediğiniz ilgiyi sevgiyi görmeyince daha az yaralanır, daha az kapris ve alınganlık gösterirsiniz. Eğer duygusal anlamda kendinizi doyurabilirseniz, içinizdeki çocuğu mutlu edip onu büyütebilirseniz özgürleşebilir kabuğunuzdan çıkabilirsiniz. Aksi takdirde kendi ihtiyaçlarınızla yüzleşmekten korktuğunuzdan benliğinizi geliştiremez sürekli çevresindekilerin sorunlarını dinleyen çözüm arayan ilgilenen biri olur, böylelikle kendinizden kaçarsınız. Kabuğunuzdan çıkamaz, anılarla hüzünlerle yaşamayı alışkanlık haline getirirsiniz. Oldukça duyarlı ve hassas olduğunuzdan kendinizi dış dünyadan korumak için etrafınızdakilere veya çocuklarınıza annelik yaparak onları bir nevi kalkan koruyucu olarak sürekli yanınızda tutamazsınız. Kabuğunuzu güçlendirmek için, size meydan okuyan kimliğinizi geliştirmek için sizi zorlayan insanlara karşı da durmayı, mücadele etmeyi öğrenmelisiniz. Tıpkı elindeki az imkanlarla evini çekip çevirmek çocuğunu beslemek için var gücüyle çalışan zorluklara meydan okuyan bir anne gibi. Yengeçler kendilerini direkt ve net olarak gösteremezler, çevresindeki olumsuzlukları sezer içlerine alırlar ve hemen empati geliştirirler. Yengeçlerin hassas yapısı korunmaları için bir kabuğa maskeye ihtiyaç duymalarına neden olur, çünkü dış dünya acımasızdır ve onlar güvende olmak ister. Yengeç burcu vücutta mide, göğüs ve ciğerler bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara reflü, mide problemleri, gastrit, bronşit, zatürre gibi yatkınlık gösterebilirler.

    ASLAN ve YÜKSELEN ASLAN (Leo)  (23 Temmuz-22 Ağustos)

    Samimi direkt ve spontanedir. Gerçekte kim olduğunu ne istediğini cesur yüreklilikle ortaya koyabilir. Bunu yapmak her zaman kolay değildir, beğenilmeme eleştirilme onaylanmama ihtimalleri onu ürkütebilir. Neşeli sıcak gösterişli tavırlarıyla dikkati üzerine çeker. Kendini göstermek becerilerini yaratıcılığını drama gücünü sergilemek, kendini özel ve önemli hissetmek ister. İnsanları organize eden yüreklendiren enerji veren bir yönü vardır. Bu yönleriyle sahnede sergilenen meslekler onun için biçilmiş kaftandır. Liderlik özellikleri gösterir. Organize etme yönetme becerileri gelişkindir. Aslan egosunu benliğini sahneye koyamadığında onu besleyemediğinde ya çok fazla öne çıkar ya da saklanır utangaçlaşır. İçten içe özel olduğunu hisseder bilir ama kendini ortaya koymaktan korkar. Diğer taraftan sürekli alkış isteyen egoist abartılı eğilimlerde sergileyebilir. Hayatın merkezinde kendisinin olduğu yanılgısına düşebilir. Onaylanma takdir alma isteği yüzünden eleştirilere fazla kulak asıp yaratıcılığını heyecanını bastırabilir, kendini özünü geri plana itebilir. Aslan içindeki güneşin enerjinin kendisiyle birlikte çevresine de ışık saçmasına parlamasına izin vermelidir. Aslan burcu vücutta kalp, omurga ve sırt bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara kalp hastalıkları, sırt ağrılarına yatkınlık gösterebilirler.

    BAŞAK ve YÜKSELEN BAŞAK (Virgo)   (23 Ağustos-22 Eylül)

    Çok iyi bir gözlemci ve analisttir. Bir işin veya herhangi bir konunun işleyiş sürecini gözlemleyerek, verimliliğini nasıl artırabileceğine dair fikir ve projeler üretir. Hizmet üretmek, faydalı yararlı olmak ister. Uygulamacı pratik ve mükemmeliyetçidir. Aslında başak bir idealisttir. Ona göre yaşam ayrıntılarda gizlidir. İnsan ilişkilerinde gözlem yeteneğini kullanarak, karşı tarafın içinde bulunduğu durum ve ruh hali hakkında doğru tahminlerde bulanabilir. Oldukça çalışkan ve sabırlıdır. Beslenme düzenine, sağlığına önem verir ve özen gösterir, spor yapmaya gayret gösterir. Sağlıklı olanı yemeye çalışır. Kendinde eksik yetersiz gördüğü yanlarını geliştirerek mükemmel/eksiksiz olmak ister. Topluma insanlara faydalı olmak ister, bunu da ancak uzmanlaştığı şeyde en iyisini yapmaya çalışarak gerçekleştirebilir. Bu yönüyle mütevazıdir ve eleştiriye açıktır. Ancak gölge yönüyle sürekli kendini eleştiren yetersiz hisseden özgüvensiz birine dönüşebilir. Ya da çevresini sürekli analiz eden kusur bulan mutsuz huzursuz anı yaşayamayan biri haline gelebilir. Kendini geliştirmeden önce çevresindekilere öğretmenlik yapmaya başlayabilir. Mantığı analizci yanı hep ön planda olduğu için duygusal yönden tatmin olamaz. İşler yolunda gitmeyince karamsarlaşır. Çok gerçekçi ve kuşkucu olması mutlu olmasını zorlaştırır. Titizlik takıntı ve kaygılar Başağı bekleyen en büyük tuzaklardır. Yapabileceğinin/olabileceğinin en iyisini yapıp gerisini akışa bırakmayı, kendini ve yaşamı olduğu kadarıyla kabul etmesi ve sevmesi gerektiğini öğrenmelidir. Başak burcu vücutta karın bölgesi, diyafram, bağırsaklar ve sindirim sistemi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara kolit, sindirim şikayetleri, bağırsak hastalıklarına gibi yatkınlık gösterebilir.

    TERAZİ ve YÜKSELEN TERAZİ (Libra)   (23 Eylül-22 Ekim)

    Uyum huzur denge ve ahenk arayışındadır. Hem ilişkilerde hem de yaşamın her alanında ben-sen dengesini, eşitliği sağlayamaya çalışır. Bu nedenle de kendi isteklerini kolayca dile getirmekte zorlanır ve “kararsız dengesiz” yaftası yer. Hâlbuki karşı tarafın istekleri ve ihtiyaçlarının en az kendisininki kadar önemli olduğunun farkındadır. Bu yüzden hayır demekte zorlanır. Taraf olmayı veya tek başına seçim yapmayı sevmez, her iki tarafı da dinleyip uzlaştırmaya orta yolu bulmaya çalışır. Nazik ılımlı kibar ve sevecendir. Sosyaldir. Uyumu ilişkilerinin yanında, dış görünümünde yaşadığı yerde de yakalamak ister, bu nedenle sanata güzele estetiğe önem verir. Huzurunu kaybetmemek, rekabete girmemek uğruna her şeye “evet” diyebilir. Halbuki içinde kendini mutlu edememenin verdiği sıkıntı ve öfke büyümektedir. Eşitliği sağlamak adına sürekli alacak-verecek hesabı yapabilir. Sanata güzele olan ilgisi aşırı düşkünlüğe, harcamalara neden olabilir. Bir terazi burcu ne istediğinin ve ne kadarından vazgeçebileceğinin farkında olup uzlaşma masasına öyle oturmalıdır. Sadece vermek çözüm getirmez, barışı sürekli kılmaz. Terazi burcu vücutta bel, göbek, alt karın, böbrekler, yumurtalıklar ve kasıklar bölgesi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara yumurtalık kistleri, şeker-diyabet sorunları, böbrek taşları, bel ağrılarına yatkınlık gösterebilirler.

     AKREP ve YÜKSELEN AKREP (Scorpio)  (23 Ekim-21 Kasım)

    Duygu ve tutkularında devamlılık gösterir, sadıktır. Şartlara göre duyguları değişmez, vazgeçmez. İyi odaklanır ancak ısrarcıdır. Derine iner araştırır, görünmeyeni görmek anlamak ister. Yaşamın hakikatini ve kendi gerçekliğinin ne olduğunu arayan bir burçtur. Bunun için iyi-kötü özelliklerini masaya yatırır, derinlerine iner ve kendiyle yüzleşir. Elbette tüm bunlar kendiliğinden olmaz. Yaşamın herhangi bir alanında yaşanan bir kriz, kayıp onu bu arayışa iter. Yaşamın olduğu her yerde ölüm ve yeniden doğum da vardır. Kaybetmek yenilgiyi kabullenmek sindirmek ve sonrasında yeniden doğmayı başarabilmek! Kontrol edemediği, gücünün yetmediği bir olgunun varlığını kabullenmesi ruhsal olarak da büyümesi pişmesi gerekir. Bazen akrep burcu kendini dönüştürmek değiştirmek yerine karşı tarafa odaklanabilir. Sezgileri yardımıyla karşı tarafı istekleri doğrultusunda yönlendirebilir, kontrol edebilir. Takıntılı, vazgeçmeyen, kıskanç, zorlayıcı, manipülatif bir tutum sergileyebilir. Halbuki öğrenmesi gereken içindeki yoğun duyguları ve tutkularıyla yüzleşip üstesinden gelmek, yenilenmek özgürleşmek ve yeniden doğmaktır. Vazgeçmeyi bırakmayı öğrenmesi gerekir. Krizleri büyümek için fırsata dönüştürmeyi öğrenmelidir, direnmek ne pahasına olursa olsun gücünü sürdürme tutkusu onu daha da aşağıya çeker. Akrep burcu çok iyi sır saklayan, ketum bir burçtur. Duygularını biriktirir unutmaz. Vefalıdır, sezgileri çok gelişmiştir. Sevdiğiyle bir olmak, tek vücut olmak, bütün olmak ister. Bu nedenle cinsellik onun için önem taşır. Akrep burcu vücutta üreme organları ve boşaltım sistemi ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara hemeroit, prostat, rahim hastalıkları, idrar yolları sorunlarına yatkınlık gösterebilirler.

    YAY ve YÜKSELEN YAY (Sagittarius)   (22 Kasım-21 Aralık)

    “Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir?” derseniz Yay burcu size elbette ki gezen cevabını verecektir. Onun için hayat yaşayarak öğrenilir. Hayata daha geniş bir pencereden bakabilmek için farklı kültürler felsefeler yaşamlar tecrübe etmek önemlidir. Bu yüzden keşif ruhu maceracı tarafı oldukça gelişkindir. İyimser pozitif özgüvenli cömert neşeli esprili özgürlükçü bir şekilde hayata yaklaşır. Kişisel gelişimine önem verir. Adaptasyon yeteneği güçlüdür. Yay burcu yabancı kültürler, yurt dışı ve uzak yerler, bilge kişiler, dini-felsefi konular, yüksek öğrenim-eğitmenler, akademisyenler-hakimler-yargıçlar, medya-yayıncılık konularıyla bağlantılıdır. Yine her türlü doğa sporları, geziler de Yay burcu ile ilişkilendirilir. Yay burcunun tüm bu konularla bağlantısı dünyayı kendi gözünden görüp anlayarak bir hüküm yargı oluşturma, hayat felsefesini oturtma gayretinden doğar. Yay burcunun en büyük tehlikesi kibirdir. Ben başkaları içinde en iyiyi ve doğruyu biliyorum, bu iş böyle yapılır, etik olan budur… gibi yaklaşımları onu fanatizme bağnazlığa kabalığa patavatsızlığa itebilir. Halbuki yaşamda doğrular herkes için aynı olmayabilir. Aşırı özgüveni iyimserliği işlerin kötü gittiğini anlamamasına yol açabilir. Kendini dev aynasında görebilir, tutamayacağı sözler verebilir. Yay burcu vücutta karaciğer, uyluk kemikleri, kalça ve üst bacak ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara karaciğer sorunlarına yağlanmalara, hormanel problemlere, spor sakatlanmalarına yatkınlık gösterebilirler.

    OĞLAK ve YÜKSELEN OĞLAK (Capricorn)   (22 Aralık-21 Ocak)

    Yaşamı toplumsal kuralları önemseyen ciddiye alan, sorumluluk sahibi bir burçtur. Toplumda önemli bir yer edinmek, başarılı olmak ister. Bu nedenle kendine koyduğu hedefleri gerçekleştirmek için sabırla azimle hareket eder,hedeflerini uzun döneme yayar. Organize planlı ve programlıdır. Soğukkanlı, ağırbaşlı ve ciddiyet sahibidir. Kendini akışa bırakmakta zorlandığından stresi fazlasıyla yaşar. Erken yaşta olgunlaşır ve çokça sorumluluk alır. Hedefine ulaşmak için duygularına ket vurabilir, özel yaşamını geri plana itebilir. Böylece de yalnızlaşır, daha çok statü görev peşine düşebilir. Oğlak burcu hayatın ona koyduğu kurallara uymak başkalarının gözünde saygınlık kazanmak yerine, kendi istek ve hedefleri doğrultusunda ilerleyebilmeli kurallarını ilkelerini sınırlarını kendi belirlemelidir. Gerçekçi ciddi yapısı onu fazlasıyla depresif endişeli güvensiz melankolik bir ruh haline sokabilir. Çevresindekileri ve kendini sürekli kontrol eden kurallar koyan sınırlandıran birine dönüşebilir. Oğlak burcu vücutta saç diş cilt diz ve iskelet sistemi-kemik yapısı ile bağlantılıdır. Bu bölgelerdeki hastalıklara cilt alerjileri, romatizma, diş hastalıkları, eklem-ortopedik rahatsızlıklara yatkınlık gösterebilirler.

    KOVA ve YÜKSELEN KOVA (Aquarius)   (22 Ocak-18 Şubat)

    Herhangi bir grup veya toplum içinde kendi bireyselliğini sergilemeyi ve onu korumayı bilir. Oldukça sosyaldir, arkadaşlık kurmayı gruplar içinde yer almayı sever. Her düzeyden insanla sohbet edebilir, statüsüne bakmaz. Yeni ve denenmemişi denemeyi, orijinal olanı keşfetmeyi, yeni bir bakış açısı katmayı sever. Takliti sevmez, yenilik peşindedir. Yaşama fark katacak konulara merak duyar ve onları hayatına adapte eder. Bu, iş yaşamında önemli bir proje veya gündelik konularla ilgili küçük bir şeyde olabilir. Toplumsal kuralları, gelenekleri aşmak özgürleşmek ister. Bu tarafıyla bir devrimcidir ve isyancıdır. Tarafsız ve adil olmayı, herkese eşit mesafede durmayı önemser. Doğru bildiğini söyleyebilmek, haklının mağdurun yanında olmak ister. Toplum veya çevresi tarafından dışlanma tehlikesi yaşasa da Kova burcunun kendi olabilmesi, diğerlerinden farklı yaklaşımlarını, kimliğini gösterebilmesi çok önemlidir. Aksi halde sadece onaylanmak, çevresinden kabul görmek için mesafeli soğuk bir tutum sergileyerek yaşamını sürdürmeye başlar. Kalabalıktan biri olur, insanlarla bağ kurmaktan kaçar ve yalnızlaşır. Ya da sürekli düzene karşı çıkan ani tepkiler gösteren uyumsuz tutarsız tuhaf biri olup çıkabilir. Sırf faklı olmak uğruna fazla radikal marjinal davranabilir. Ütopik, uygulamadan yoksun fikirler üreten, muhalif biri haline de gelebilir. Kova burcu fikirlerinde oldukça ısrarcı, kararlı bir burçtur. Zaman zaman başkalarından öğrenme zorluğu da yaşayabilir. Kova burcu vücutta baldırlar, alt bacak ve ayak bileklerini temsil eder. Bu bölgedeki hastalıklar, kramplar, dolaşım bozuklukları, varisler, şişmeler, kan zehirlenmeleri gibi rahatsızlıklara yatkınlık gösterebilirler.

    BALIK ve YÜKSELEN BALIK (Pisces)  (19 Şubat-20 Mart)

    Balık burcunun sembollü birbirine bağlı ama zıt yönlere giden iki balıktır. Bir tarafı ruhsal aydınlanma peşindeyken diğer tarafı somut dünyanın peşinden gider. Bir tarafı evrenle bir olmak, kolektif bilgiye ulaşmak ister. Diğer taraftan da hayatın gerçekleri, maddesel dünya onu, kendini tanımlamasına zorlar. Halbuki o kendini aşmak istemektedir. Daha fazlası ötesi olduğunun farkındadır. Evrene insanlığa hizmet etmek, hayır işleri yapmak, bir şeye kendini adamak ister. Merhametli, son derece duyarlı, empatik, özverilidir. Maneviyatı sezgileri ve hayal gücü çok kuvvetlidir. Bu yönleriyle sinema resim müzik gibi sanat alanlarında yaratıcı eserler çıkarabilir. Ancak farkında olduğu hissettiği bu aşkınlık, sonsuzluk aynı zamanda kendi içinde kaosa korku ve endişeye de neden olur. Yön kaybına, hayal kırıklıklarına, aldanmaya bir nevi illüzyona açık hale gelebilir. Balık burcu sürekli daha ötesi de var diye düşündüğünden yaşadığı anın, yaşamın ona verdiklerinin farkında olmayabilir. Aşırı vericiliği, başkalarının yaşamlarına müdahaleye dönüşebilir. Sınırlarını çizmekte zorlanır. Kolay dağılır, karamsarlaşır, depresyona girme potansiyeli yüksektir. Kendini feda eder, egosunu hiçe sayabilir. Sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanır. Uyuşturucu, alkol gibi maddelere yönelebilir. Dalgınlık unutkanlık yaşayabilir, kendine acıyabilir veya suçluluk duygusuna kapılabilir. Halbuki yaşadığı anı hayatın ona verdiklerini kabul etmeli, “şimdi” ile bağlantı kurmalıdır. Balık burcu vücutta ayaklar, kabuklu yaralar ve epifiz bezi ile bağdaştırılır. Bu bölgedeki ağrılar, gut hastalığı, çıban, ayak-topuk hastalıklarına ve çeşitli bağımlılıklara, ilaç-besin hassasiyetlerine yatkınlık  gösterebilirler.