Devamı
    Ana Sayfa Blog Sayfa 300

    Kız Kıza Sonbaharın Tadını Çıkaracağınız 10 Tatil Yeri

    0

    Yaz bitti diye üzülmeyin, ne de olsa sonbaharın tadı bir başkadır.

    Tüm sene hayalini kurduğunuz, gitmeye gün saydığınız, uğruna fazla mesai yaptığınız tatil yerleri bir anda sakinleşir. Kalabalık ve gürültü yerini, doğanın kendisine bırakır. Tatil boyunca her dakikayı planlamanıza gerek kalmaz. Yemek yemek ya da plaja girmek için kuyrukta beklemek, rezervasyon yaptırmak zorunda kalmazsınız. Yan masanın sohbeti kulağınızı tırmalamaz, yemeğiniz geç kalmaz, hatta mükemmel bir servis alırsınız. Manzaralı odalarda daha ucuza kalabilir, popüler restoranların en güzel masalarında rahatça yer bulabilirsiniz. Çok daha spontane hareket edebilme şansınız olur. Zamanı içinizden geldiği gibi özgürce değerlendirebilirsiniz. Trafik ve park yeri derdiniz olmaz. Güneş sizi bezdirmez, aksine sokaklarda doğada olmaktan keyif alırsınız. Mis gibi bahar havası ve kış güneşi altında uzun saatler dışarıda kalabilir, yeni yerler keşfedebilirsiniz. Sonbaharın renkleri içinizde birikmiş, sizi yoran ne varsa bırakmanızı kolaylaştırır.

    Hele bir de tatile kız kıza gidiyorsanız, hayattan çalınmış en tatlı anlardan biri olur. Saatler süren sohbetler, stres attığınız dedikodu seansları, dertleşmeler, hava da uçuşan espriler… Sizi yeniler, hafifletir. Yıllar boyunca anlatılacak bir tatil olur, bu sonbahar. Eğer henüz bir tatil planı yapmadıysanız, hemen kız arkadaşlarınızı arayın ve size önerdiğimiz rotaları bir değerlendirin.

    Kız kıza tadı çıkan tatil rotaları

    Alaçatı

    Alaçatı

    Son yıllarda popülerliği tüm Türkiye’ye yayılmış olan Alaçatı’nın tam zamanı. Ekim sonuna kadar açık olan otellerde gönlünüzce kalabilirsiniz. Yazın çok kalabalık olan birçok kaliteli mekan, yerini daha sakin bir atmosfere bıraktı. Çeşme plajlarının tadını bir bir çıkarabilir, dilerseniz feribota atlayıp günübirlik Sakız Adasına da gidebilirsiniz. Elbette sörf yapmak için de harika bir zaman.

    Kaz Dağları

    Kaz Dağları

    Sakinlik arıyorsanız, doğru yerdesiniz. İnziva programları, yoga çalışmaları, doğa içinde yer alan mütevazı konaklama yerleri ile ruhunuzu bedeninizi ve zihninizi dinlendirebileceğiniz özel bir yerdir, Kaz Dağları. Birlikte kamp kurabilir, yıldızları izleyebilir, doğa yürüyüşlerine çıkabilirsiniz. Ne düşündüğünüzü ne konuştuğunuzu burada kimse duymaz merak etmeyin, bırakın içinizdekileri doğaya.

    Kapadokya

    Kapadokya

    Kız arkadaşlarınızla birlikte kültürel ve doğal zenginliklerin olduğu bir rota arayışı içerisindeyseniz, Kapadokya sizin için ideal. Üstelik tecrübe edeceğiniz adrenalini yüksek deneyimleri; balona binmek, yer altı mağaralarına inmek, vadi yürüyüşleri… en yakın arkadaşlarınız ile gerçekleştirmenin keyfi de bir başka olacak. Kapadokya’da konaklayabileceğiniz sayısız alternatif bulunuyor. Tavsiyemiz, hazır gitmişken başka yerde bulamayacağınız, mağara odalara sahip otellerden birini tercih etmeniz yönünde.

    Ayvalık

    Ayvalık, Cunda

    Cunda’da yer alan butik oteller gerçekten de konaklamak için güzel bir alternatif. Ne de olsa Cunda’yı sevmemek pek mümkün değil. Ege’nin o muhteşem denizi, keşfetmeye doyamayacağınız koylar, taş sokaklar ve şirin dükkanlarla keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Lakin bir not düşmekte fayda var, Kuzey egenin suyu bu mevsim soğuk olur, bu detayı gözden kaçırmayın. Sıcak deniz sevenlerdenseniz, güneye gitmenizi tavsiye ederiz. Hadi biraz aşağılara inelim.

    Bodrum

    Bodrum

    Canınız nasıl istiyorsa öyle zaman geçirebileceğiniz bir yer Bodrum. Her şeyi bir arada bulabilirsiniz. Yat limanında ve Bodrum merkezinde müzik dinleyebilir, çarşıda alışveriş yapabilir, daha önce görmediyseniz Bodrum Kalesini, Zeki Müren müzesini dolaşabilirsiniz. Ertesi gün ise, kalabalık tatilin avantajını çıkarın, cennet koylarını tekne kiralayarak dolaşabilirsiniz. Bodrum her mevsim güzeldir, ne de olsa. Belki yolunuz Datça’ya da düşer, merkezden kalkan arabalı feribota binip keyifli bir yolculuk ile Datça’ya gidebilirsiniz.

    Datça

    Datça

    50’yi aşkın koyu, muhteşem ötesi denizi, doğası ve sokakları ile Datça, sonbaharda favori tatil yerlerinden. Yemeli içmeli, bol kitap okumalı, muhabbeti bol bir tatilse aradığınız o zaman burası, sizin için biçilmiş kaftan. Datça’da konaklama yapabileceğiniz çok sayıda pansiyon ve otel var. Eğer her şey elimin altında olsun derseniz, merkezde konaklayın. Eski Datça sokaklarını dolaşın, dükkânları dolaşın, Can Yücel’e bir merhaba deyin. Daha çok doğanın içinde kız kıza kafa dinlemek ise niyetiniz, Hayıtbükü, Ovabükü ve Palamutbükü’nü tercih edebilirsiniz.

    Bozcaada

    Bozcaada

    Gün batımı, güzel koyları, tarihi sokakları, tasarım dükkânları ve ada yemekleri ile buradan ayrılmak istemeyebilirsiniz. Kız arkadaşlarınızla her yıl tatil yaptığınız bir yer olabilir Bozcaada. Rum mahallerindeki eski taş konaklar ve pansiyonlarda kalabilir, bisiklet kiralayıp ada turu yapabilir, bağları dolaşabilirsiniz. Ayrıca, sonbahar aylarında yapılan bağ bozumu, yerel tatlar gibi festivallere de katılabilirsiniz.

    Salda Gölü ve Pamukkale

    Pamukkale Travertenleri

    Tatil için günleriniz sayılı ise bu rotayı değerlendirebilirsiniz. Pamuk rengindeki büyüleyici travertenleri gezebilir, kaplıcalarda dinlenebilirsiniz. Hem ruhunuza hem de vücudunuza bakım yapabileceğiniz otelleri değerlendirin. Pamukkale yakınlarında olan, Maldivleri andıran Salda Gölüne de mutlaka uğrayın. Yılın en büyüleyici fotoğraflarını burada çekin.

    Marmaris

    Bozburun

    Selimiye, Bozburun, Söğüt ve Bördübet. Buralar Marmaris’in merkezinin aksine oldukça sakin, inanılmaz güzelliğe sahip doğa harikası yerler. Özellikle bu bölgelerde seçiminizi yaparak kız arkadaşlarınızla rüya gibi bir tatil yaşayabilirsiniz. Yılın son güneşini burada yakalayabilirsiniz.

    Mardin

    Mardin

    Mardin için hoşgörü kenti derler. Bu yörenin zenginliği, keşfetmekle bitmeyecek derin bir kültür mirası var. Gezelim görelim eğlenelim diyorsanız bu rota sizin için cezbedici olabilir. Mardin evleri, müzesi, mutfağı, medresesi, kısa bir yolculuk ile ziyaret edebileceğiniz tarihi Süryani eserleri ile buradan büyülenerek ayrılabilirsiniz.

    Markete Bile Ruju Olmadan Gitmeyenlerden misiniz?

    0

    Ah ah! Son birkaç yılda hangi makyaj trendlerini sevdik, hangileri moda oldu, hangilerine burun kıvırarak baktık… Ancak her trendi tam olarak benimseyemesek de, kozmetik sektörünün hayatımızın içine tam ortadan girdiği bir gerçek. Makyaj ise, Fashion Week’ten Fashion Week’e konuştuğumuz, ünlülerin dedikodu malzemesi olan bir eğlence malzemesinden ibaret değil artık. Ee, o zaman ne duruyoruz? Metrobüste bile kırmızı rujunu süren kadınlarımız için, güçlerimizi birleştirelim istedik! İşte ruj renklerine ve sürümüne dair ilham verici birkaç ipucu…

     

    Dudak makyajı, özellikle göz makyajı ile uğraşmadan çarpıcı bir sonuç elde etmek isteyen kadınlar için mükemmel bir tercih. Öyle ya, bir ruj ve bir maskara ile kendini yenilenmiş hissetmeyecek kadın tanımıyoruz… Ancak her zaman iddialı gitmek zorunda da değiliz… Nude tonlar; koyu göz makyajlarının, stresli iş günlerinin, makyajsız ama makyajlı görünümlerin (no make-up make-up) en hızlı kurtarıcısı olacaktır. Kremsi diye tabir ettiğimiz yapıdaki rujlar ile de işinizi daha da kolaylaştırabilirsiniz. Böylece; dudak kalemine dahi ihtiyaç olmadan etkili dudaklar yakalamanız oldukça kolay olacak.

    İşte bu görüntüyü yakalamak isteyenler için birkaç ruj önerimiz:

    • Mac – Velvet Teddy
    • Mac – Kinda Sexy
    • Rommel London Lasting Finish by Kate – 08
    • Maybelline Creamy Matte Clay – Crush

     

    Siz doğallığı kahveli pembeli tonlar olmadan yakalamak istiyorsanız, sizin için bir seçeneğimiz daha var. Sizi hem daha genç, hem de daha canlı gösterecek dudak mürekkeplerini deneyebilirsiniz. Dudak mürekkepleri gün boyunca kalıcı ve sürmesi oldukça kolay ürünler. Dilerseniz aynı ürünleri yanak bölgenizde de kullanıp, bu fresh görüntüyü bütün yüzünüze taşıyabilirsiniz.

    • The Balm – Stainiac Hint and Tint
    • Benefit – Benetint
    • Benefit – Cha Cha Tint

     

    Her ne kadar günlük hayatta sürümü kolay rujlara elimiz gitse de, likit mat rujların modası 2015’ten beri yerini koruyor. Hem gün boyunca kalıcı olmaları, hem kadife görüntüleriyle aklımızı çelmiyor değiller. Likit mat rujlar, uygulama açısından bizi biraz zorlasa da, birkaç pratikle halledilemeyecek değiller. Bu rujların en iyi destekçileri, kendilerine yakın tonda dudak kalemleri olacak. Dudak kalemi ile dudağı güzelce çerçeveledikten sonra, rujun kendi aplikatörü ile dudaklarınızın içini rahatça doldurabilirsiniz. Birkaç likit mat ruj önerisi olmadan da geçmeyelim!

    • Nyx Soft Matte Lip Cream – Allure
    • Mac Retro Matte Liquid – Back in Voque
    • Pastel Daylong Kissproof Lipstick – No: 15
    • Luda Beauty – Flirt
    • Kat Von D – Ludwig

     

    Peki tamam, kırmızı rujları unutmuş gibi yapmayacağız! Zaten Marilyn Monroe’dan Taylor Swift’e her dönem, her kadının gözdesi olmuş kırmızı rujlar nasıl unutulur ki? Marka ve özellik olarak sizi sonsuz seçenekler denizi beklese de, kendinize en uygun olanı seçtikten sonra vazgeçilmeziniz olacağı kesin! Kırmızı ruj, sürümüyle göz korkutsa da, inanın sanıldığı kadar zor değil. Yine bir dudak kaleminden yardım alarak dudağımızı çerçeveledikten sonra zevkimize bağlı seçeceğimiz herhangi bir kırmızı ruju düzgünce sürmeye gayret edelim. Taşan veya bozulan kısımları; bir kulak çubuğu yardımı ile silip düzeltmemiz oldukça kolay. Ayrıca kırmızı rujunuzla, boş gözler ve hafif bronz – parlak bir ten makyajı ile her ortamın yıldızı olabilirsiniz. Bunu da bizden söylemesi…

    • Mac – Ruby Woo
    • Mac – Russian Red
    • Pastel Daylong Kissproof Lipstick – No: 9
    • Mac Retro Matte Liquid – Dance with Me
    • Nars Audacias – Carmen
    • Chanel Rouge Allure – Pirate

     

     

    Kadinvesaglik.org

    Melankoli, Dört Yanımda Uçurumlar

    0

    Hipokrat’ın M.Ö. 4. yüzyılda tanımladığı dört delilik tipinden biri olan melankoli kelimesine, artık günümüzde pek sık rastlamıyoruz. Belki sadece şarkılarda ve aşk hikayelerinde.

    Melankoli nedir?

    Melankoli, tıbbi adıyla endojen depresyon, insan vücudunda, genetik yatkınlığın sebep olduğu değişiklikler sonucunda ortaya çıkan bir depresyon çeşidi. Daha çok mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan tat alamama, daha önce kişinin tatmin olduğu şeylerle artık uğraşmak istememesi şeklinde kendini gösteriyor. İnsan bu ruh halindeyken öyle bir noktaya geliyor ki algılaması bozuluyor. Kendisini suçlu, işe yaramaz, kederli, hüzünlü, umutsuz hissediyor.

    Aristo ve Hipokrat’a göre Melankoli

    Aristotales, konuya biraz daha iyimser bakanlardan. Aristo “felsefe, politika, şiir ya da sanatla uğraşan olağanüstü kişilerin hepsi melankoliktir” demiş. Ona göre; sıradan insanlarda melankoli hastalığı görülürken doğaları gereği melankolik olanlar hasta değiller. Sıradan hastalardan farklıdırlar. Bu farklılık ve olağanüstülük, olumlu anlamdadır. Melankolik mizaçlarda normal koşullarda baskı altında tutulan yetenekler ve yaratıcı güçler özgün koşullarda serbest kalır.

    Hipokrat ise, korku ve hüzün uzun sürerse melankolik durumdan söz edilebilir, diyor. Melankoliklerde uykusuzluk, dalgınlık, korku, öfke, hüzün, konuşmaktan kaçma ve yalnızlığı sevme gibi durumların çok sık görüldüğünü vurgulamış.

    Depresyon ve Melankoli aynı şeyler mi?

    Depresyon yaşayanlarda, daha çok durgunluk ve yetersizlik duygusu kol gezer. Hiçbir şeye ilgi duymama, rahat uyku uyumama, huzursuzluk, kararsızlık, umutsuzluk ve iştah kaybı, içsel gerginlik ve birtakım bedensel şikâyetler olabilir. Kişi kendini değersiz ve yetersiz görür. Karamsardır, yaşantısının ve içinde bulunduğu durumun değişmeyeceğine inanır. Depresyon bir hastalık biçimidir ve tedavi edilebilir.

    Melankolik mizaçta olan kişiler ise, bir olay sonrası hüzne ve kedere gömülmezler. Onların durumu ya doğuştan ya da toplumsal bir travma sonucunda gelişir. Bu insanlar, huzurlu olabilmek, sakin bir hayat sürebilmek için yalnızlığı seçerler. Ancak yalnız olduğunda da hayatla ve insanlarla olan ilişkilerini sorgulaması ve sürekli düşünmesi, kendini suçlamasından dolayı bir türlü huzura eremez. Sıkıntısı sona ermez.

    Melankolik insan nasıl özellikler gösterir?

    İçinde bulunduğu dünyaya ve topluma uyumsuz olduğunu hisseder. İçten içe bir şey veya birden fazla neden onu kemirir durur. Uyum sağlayamaz, sürekli arayış içindedir. Duyarlı bir yapıya sahip olsa da sonu gelemeyen sorgulamalar onu hiçlik duygusuna götürür. Hiçliğin keşfi, olumsuz bakış açısı ve güvensizlik şeklinde ona geri döner. İçsel gücünü ve coşkusunu kaybeder.

    Melankolik kişi yanlış giden bir şeyleri sezer. Daha iyilerinin olabileceğini düşler ancak başarısızlığa uğrayınca acı çeker. Hep bir karşı koyuş ve başkaldırı içindedir. Özgürlüğü arar. İnançlardan uzaklaşınca da acı ve boşluk içine düşer.

    Melankoli tedavisi nasıl olur?

    Yeni geliştirilen anti-depresan ilaçlar, depresyona sebep olan biyokimyasal bozuklukları düzeltiyor. Nedir bunlar? Mesela, beyinde serotonin diye bir madde var. Serotonin mutluluk kimyasalı olarak bilinir; antidepresanlar bu maddenin düzeyini artırıyor. Veya norepinefrin denen, başka bir mutluluk kimyasalı da bu amaçla kullanıyor. Böylece, vücudun yeterli mutluluk hormonu salgılamasına zemin hazırlıyorlar.

    Uzmanlara göre, melankolinin tedavisi psikiyatristler tarafından yapılmalı.  Kendisine yaşama sevinci verecek, dünyanın güzelliklerinden faydalanmasını sağlayacak, kendine güvenini arttıracak bir tedaviyle hastaların sağlığına kavuşması mümkün.

    Ev Yapımı İş Fikirleri

    0

    Evde yapılan mis kokulu reçeller, salça, börek ve turşular… Daha neler neler. Hiçbirini marketten aldığımız fabrikasyon ürünlerle değişmeyiz. En başta annemizin sonra da kendi ellerimizle yaptığımız yemeklerin yerini hiçbir şey tutamaz.

    Doğal beslenme ve organik ürünlerin revaçta olduğu günümüzde, bu alandan kazanç sağlamakta mümkün. Yani evde yaptığınız mis gibi tereyağını sadece ekmeğe sürmekle kalmayabilirsiniz.

    Bu işte iyiyim, hünerimi işe çevirmek istiyorum derseniz size bazı önerilerimiz var.

    Eğer, üç beş bir şey kazanayım yeter, evdekiler için reçel yaparken biraz daha fazlasını yaparım beni yormaz, şeklinde bir yaklaşımınız varsa; çok sermaye gerektirmeyen böyle bir işten sağlayacağınız kazanç sizi muhtemelen tatmin edecektir. En önemlisi bu iş fikrini değerlendirirken, istediğiniz ölçüde ve zamanda üretim yapabileceksiniz. İşyeri, eleman, vergi ve buna benzer prosedürler ile uğraşmadan, fazlaca sermaye ayırmadan kazanç elde etme şansına sahip olacaksınız.

    Organik ürünler satan pazarlar ile yakın çevrenizdeki bu tarz dükkânlarda ev yapımı ürünlerinizi sergileyebilirsiniz. Bu işle ilgili satış imkânı sunan pek çok internet sitesi de var. Farklı ağırlıklarda, tercihen cam kavanozlarda, hazırladığınız bu ürünleri internet siteleri, organik ürün pazarlarında ve mağazalarında sergileyerek satış yapabilirsiniz. Zaman içinde kendinize özel müşteri kitlesi de oluşturabilirsiniz.

    Bugünlerde çalışan kadınlar yanında ev hanımları da potansiyel müşteriniz haline gelmiş durumda. Düğünlerde, arkadaş davetlerinde sağlığı izin vermeyen veya sadece zamanı olmayan kadınlar da sizin potansiyel müşteriniz. Sizden alacakları el açması börek ve tatlılar ile misafirlerini gönül rahatlığıyla ağırlayabilecekler, emin olun.

    Peki yasalar ne diyor?

    Kanunlara göre evden üretim yapıyorsanız vergiden muafsınız. Elbette belli şartlar dahilinde.

    Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.

    İşinizi büyütmeniz de mümkün

    Diğer taraftan sosyal medya hesaplarını kullanarak da tarhana, ev yapımı ekmek, makarna gibi ürünlerin satışını buradan yapabilirsiniz. Basit bir web sayfası kurarak, internet üzerinden sipariş alabilir, kapıda veya otomatik ödeme uygulamalarını kullanabilirsiniz. Elbette işinizi bu noktaya taşımak isterseniz, bir işletme açmanız şart. O zaman gelir vergisine tabii oluyorsunuz ve işin rengi değişiyor. Kadın veya erkek, evde kendi başına bir şeyler üreten, sonra işveren olan çok sayıda güzel başarılı hikayesi olan insan var, neden olmasın değil mi?

    Ev yapımı mis kokulu böreklerin reçel ve eriştelerin her mutfakta bulunması ve kazancınızın artması dileğiyle, hepimize gönül rahatlığıyla afiyet olsun diyelim.

    Bozcaada Sizi Çağırıyor

    0

    Bozcaada, hani şu rüzgarları, festivalleri, yerel tatları, üzüm bağları ve güzel plajlarıyla ünlü yer. Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde yer alan küçük bir adadan bahsediyoruz. Ayrıca buraya ulaşmak da çok kolay. Geyikli ve Çanakkale merkezden kalkan arabalı feribot seferleri ile ulaşım sağlanıyor.

    Adaya özlem duymanız çok doğal

    Bir defa gelince, özlemini hep hissedenlerin yeri olan Bozcaada, Türkiye’nin üçüncü büyük adası olma özelliğini taşıyor. Adalılar, bu sevimli kara parçasının kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde toplanmış. Bunun dışında herhangi bir köyü bulunmuyor. Ara ara yerleşimlere, üzüm bağlarına, oraya özgün mimariyle yapılmış evlere rastlamak mümkün. Ama burayı gezerken, her ne kadar yollar biraz engebeli de olsa, bisiklet ve motosiklet ile gezmenizi tavsiye ederiz. Ada Cafe, Tenedos, Akyüz Rent Bike gibi yerlerden bisiklet kiralayabilir, adayı doya doya gezebilirsiniz. Herkesin birbirini tanıdığı Bozcaada’da yaşam, yazları ve bahar aylarında değişiyor. Belli dönemlerde ilçe merkezine arabayla giriş yasak. İyi ki de öyle, bu sayede sokakların tadını keyifle çıkarabiliyorsunuz

    Ada rüzgârı

    Ada, boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgârlarını bolca alıyor. Bu nedenle burada, nem oranı düşük ve esintili bir yaz geçiriyorsunuz. Ayrıca bu durum, iyi üzüm yetişmesine de fırsat veriyor. Adadayken rüzgârla yaşamayı, onun dilinden anlamayı öğreniyorsunuz.  Rüzgârın nerden estiği bilmeniz gerekiyor, çünkü denize girilecek yer seçiminizi, rüzgârın yönü belirliyor. Kuzeyden esiyorsa güneye, güneyden esiyorsa kuzeye yönelmek gerekiyor. Küçük bir yer olmasına rağmen, gezecek görecek güzel zamanlar geçireceğiniz çok sayıda mekâna ev sahipliği yapıyor. Önce güzel denizi ve kumsalları ile başlayalım. Ama en başta uyarmakta fayda var, burası ılık suda yüzmeyi sevenler için uygun değil. Adanın denizi sizi ayıltır, gençleştirir.

    Denize nerede girilir?

    Ayazma Plajı: Turkuaz renginde denizi ve incecik kumu ile adanın en popüler, dolayısıyla en kalabalık plajı. Plajda şemsiye ve şezlong kiralamak, sahil boyunca çeşitli restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Adanın yüzmeye doyamayacağınız güzel koylarından.

    Sulubahçe Koyu: Ayazma plajının bitişiğindeki koy. Minibüsler Ayazma’dan Habbele’ye geçerken bu koyun önünden geçiyor. Bu yüzden yaz döneminde günü birlikçilerin tercih ettiği koylardan biri. Ancak gözünüzü korkutmasın, boş yakalarsanız denizi muhteşem.

    Habbele Koyu

    Habbele Plajı: Denizi hem kumluk hem de taşlık. Adaya uzun yıllardır gelenlerin tercih ettiği genelde Habbele oluyor. Plajı biraz taşlık da olsa harika bir denizi var, kaçırmayın.

    Beylik Koyu: 2015 yılında büyük bir gemi koyda karaya oturdu ve kumsalın havası değişti. Gemiden sarkıtılan halatlarla yapılan büyük salıncaklar büyüklere eğlence olmuş durumda.

    Akvaryum Koyu (Mermer Burnu): Deniz altındaki güzelliği görebilmeniz için bir şnorkel ve gözlükle gelmenizde fayda var.

    Ayrıca, Tuzburnu Koyu, Poyraz Limanı ve Tekirbahçe’ye de merkezden kalkan minibüslerle ulaşmak mümkün. Eğer hava lodosa döndüyse, Çayır’dan denize girmenizi öneririz.

    Görmeden gitmeyin, yazık olur

    Ada sokakları

    Ada sokaklarını keşfetmek istiyorsanız, yürümeniz şart. Gelirken yanınızda rahat bir sandalet veya yürüyüş ayakkabısı almayı ihmal etmeyin. Geçmişle şimdi arasında dolaşıyormuşsunuz hissi yaratıyor sizde.

    Bozcaada Kalesi

    Bozcaada Kalesi: Adaya yaklaşırken sizi ilk karşılayanlardan. Türkiye’nin en iyi korunmuş kalelerinden biri olan Bozcaada Kalesi’nin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. Fenikeliler, Cenevizler ve  Venedikliler tarafından kullanılan kale, bugünkü görünümünü Fatih Sultan Mehmet döneminde var olan kalıntılar üzerine tekrar inşa edilmesiyle almış(1455).
    Venedik- Osmanlı arasında süren mücadeleler sırasında uğradığı tahribatlar sonrası, Köprülü Mehmed Paşa döneminde büyük bir onarımdan geçmiş (1657). 2. Mahmut zamanında ise neredeyse yeniden inşa edilerek bugüne kadar bu görünümü korunmuş(1815).

    Ada Müzesi: burası bildiğiniz müzeler gibi soğuk ve gezmesi zor bir yer değil. Adanın geçmişini bizlere anlatan müze, M.Hakan Gürüney’in bireysel girişimleriyle kuruldu. 2013 yılında “Yunan kültürünü, Yunanistan’ın dışında da en iyi şekilde tanıtarak, iki halk arasında barış kültürünün yayılmasını sağladığı” için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü UNESCO’dan ödül aldı.

    Ayazma Manastırı: Ayazma’daki Rum Ortodoks cemaate ait manastır, Rum azize Aya Paraskevi adına yapılmış ve onun adını taşıyor. Sadece İstanbul’da bu azize adına kurulmuş 5 kilise bulunuyor. 1734 yılında Manolaki Manolidis tarafından yapılan manastır, sadece özel günlerde ibadete açılıyor. Manastırın alt kısmında bir dilek mağarası bulunuyor. Ziyaretçiler burada mum yakıp dilek diliyorlar. Siz de şansınızı bir deneyin.

    Üzüm bağları ve şarap fabrikaları: Adada şarapçılık çok eskiye dayanıyor. Buranın toprağı ve rüzgarıyla tatlanmış üzümlerin tadına bakmanızı şiddetle öneririz. Dilerseniz Talay, Corvus ve Amadeus şarap fabrikalarının yaz boyunca düzenlediği tadım turlarına katılabilir, keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.

    Gün Batımı

    Rüzgar gülleri: En özel günbatımını yaşayacağınız yerlerden biri. Öyle ki yaz dönemi boyunca her gün günbatımı saatine doğru merkezden kalkan minibüsler tüm adayı dolaştırdıktan sonra burada güneş batana kadar mola veriyor.

    Sanat galerileri: Adada yaşayan ressam, müzisyen ve tasarımcılar buradan ilham aldıkları gibi adaya can da katmışlar. Rengigül, Armagrandi, Bozcaada Sanat Galerini dolaşın mutlaka.

    Salhane: Dünyanın ucundaki bar, duygusunu yaşatan Salhane’de bir kadeh içmeden de olmaz.

    El yapımı sabunlar, yüzde yüz pamuktan kıyafetler, takı, seramik yapan tasarım dükkânlara mutlaka uğrayın. Birbirinden orijinal ürünlere rastlayacağınızı garanti ediyoruz.

     Keyifle konaklayacağınız yerler

    Ada merkezi Rum ve Türk Mahallesi olarak ikiye ayrılıyor. Her iki mahalleden tarihi eserlere, feribot ve restoranlara yürüme mesafesinde. Burada kalacağınız pansiyon, küçük otel ve konuk evlerinin çoğu daha önce yaşanmış ve elden geçirilmiş eski evlerden oluşuyor. Müstakil evlerde size kapılarını açıyor, şansınızı deneyebilir, bir adalı edasında tatil yapabilirsiniz.

    Merkez dışında kalmak isterseniz, arabanızla her yere ulaşmanız mümkün. Merkez dışında konaklama için seçenekleriniz; pansiyon olarak kullanılan bağ evleri, en fazla iki katlı küçük oteller ve tatil çiftlikleri. Tesisler genelde bağlarla yan yana ve doğa manzaralı oluyor. Burada denize sıfır sadece birkaç tesis bulunuyor. Halka açık plajlarda ise herhangi bir konaklama tesisi yok.

    Keyifle konaklayacağınız yerler ile ilgili daha geniş bilgi almak için bozcaadarehberi sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

    Nerede ne yenir?

    Adanın yerel tatları yanında denizinden çıkan enfes deniz ürünlerinin tadına bakmadan Adadan ayrılmayın. İşte size birkaç öneri;

    Veli Dede Fırını: Bağlardan toplanan üzümlerden yapılan koruk suyunun tadı inanılmaz, sizi içer içmez yenileyecek. Aile tarifleriyle hazırladıkları incir ve üzüm reçellerinin tadı da mükemmel. Bunlar dışında fıstıklı koko, Kavala kurabiyesini de çok seveceksiniz.

    Asma 6: Adanın liman restoranları arasında en yenilerinden biri. Talay ailesinden Esra Hanım beş yıl önce açmış burayı. Kış aylarında Akdeniz’i gezerek yeni tatların peşinde koşuyorlarmış. Menüsünde yer alan yeni ve orijinal tatları denemenizi tavsiye ederiz.

    Hasan Tefik Lokantası

    Hasan Tefik: Kendi zeytinliklerinden elde ettikleri yağları kullanarak lezzetli yemekler yapan, küçük samimi içten bir ada meyhanesi burası. Zeytinyağlılar, taze balıklar ve et çeşitlerini gönül rahatlığıyla afiyetle yiyebilirsiniz. İncir ve pancar dolması, asma yaprağına sarılmış keçi peyniri, kalamarı… denenmesi gereken çok sayıda leziz mezeleri var.

    Ayazma Manastırı: ada merkezi dışında gidilebilecek en güzel mekânlardan biri. Tarihi Manastırda açılan restoran manzarası, yıllanmış ağaçlarıyla aklınızı başınızdan alabilir. Burada hem dinlenip hem de leziz yemekler yiyebilirsiniz. Yemeklerin benzerliği ve orijinal tatlarıyla Türk ve Yunan mutfağından lezzetleri burada bulabilirsiniz.

    4 Hanım Eli: 4 adalı kadın, adanın rum mahallesinde ev yemekleri yapan bir mutfak açmışlar. Adaya özgü çeşitli tatlar; ada mantısı, zeytinyağlıların tadı harika.

    Festival Zamanı

    Bozcaada Caz Festivali

    Caz Festivali, bu sene 27-29 Temmuzda Ayazma koyundaki Tarihi Kilisede yapıldı. Yarım Dünya Klarnet Trio’dan etnik müziğiyle kendine has bir dinleyici kitlesi yaratan Deniz Mahir Kartal’a, sevilen müzik grubu Kara Orkestra’nın başarılı vokalisti ve son yılların en iyi saksofoncusu olarak görülen ismi Korhan Futacı’dan BozcaadaEnsemble’a kadar iddialı isimler var. Ayrıca, Ceylan Ertem, Kaan Düzarat, Nilipek ve gitarın duayenlerinden Sarp Maden gibi müziğin güçlü isimleri katıldı.

    Yerel Tatlar Festivali 2010 yılından beri düzenlenen festival, Bozcaada’nın geleneksel günlerinden biri artık. Adalı kadınlar, evde yaptıkları yerel yemekleri ada meydanına kurulan tezgâhlarda sunuyorlar.

    Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, etkinlikler boyunca iki farklı salonda eş zamanlı sabah 10.00 ile akşam 20.00 saatleri arasında panorama ve yarışma filmlerinin gösterimleri gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda çeşitli yer ve zamanlarda Atölye çalışmaları, fotoğraf sergileri, ekoloji konulu panel, konuşmalar ve konser gerçekleştiriliyor.

    Bağbozumu Festivali

    Bağbozumu Festivali, 2 gün süren festival, adalı şarap üreticilerinin kendi bağlarında düzenledikleri sembolik bağbozumuyla başlıyor. Kale içinde konserler ve iki yarışma düzenleniyor. Yarışmalarda adanın genç kızları arasından bir üzüm güzeli ve adanın en iyi Çavuş üzümü seçiliyor.

    New Balance Bozcaada Yarı Maratonu ve 10K Koşusu, her sene mayıs ayında koşmayı sevenler adayı gelerek uzun parkurda canla başla koşuyor.

    Bozcaada Ozanın Günü ve Homeros Okuması, her yıl farklı bir ozanın davet edildiği etkinlik iki gün sürüyor. Etkinlik boyunca hem davet edilen ozanın şiirlerini kendi sesinden dinleme fırsatı yakalıyorsunuz.

    Sofralarınızı Güzelleştirecek 15 Bardak Önerisi

    0

    Sofralarınıza ışıltı katacak birbirinden güzel ve alımlı 15 bardağı sizin için seçtik. Üstelik fiyatlarıyla beraber…

    9 Eylül 2018 Başak Burcunda Yeniay

    0

    Yeniay 9 eylül pazar akşamı 21.01’de başak burcunda doğuyor!

    aylin-ileri
    Danışman Astrolog Aylin İleri

    Her 28 günde bir, yeni başlangıçlar yapmak için doğa ve gökyüzü bizi çağırır. İçinde bulunduğumuz mevsim ve elbette güneş sistemimizde yer alan gezegen hareketleri, neyin zamanı olup olmadığı konusunda bize ipuçları verir. Başak burcunda doğan yeniaylarda; sağlık, temizlik, diyet, hizmet, iyileştirme-onarma, eleme-düzenleme, analiz etme, bir konuda uzmanlaşma, fayda sağlama, destek olma, bakım, emek-gayret göstermek konularına eğilmekte fayda var. Nerede kırık dökük, ilgi bekleyen mesele varsa onlara dalın, ertelemeyin. Evren, düşünce ilişki ve işlerinizi bir elemeden geçirmenizi istiyor. İşinize yarayan yaramayan, iyi gelen gelmeyen alışkanlıklar tutumlar düşünceler uğraşlar neler yaşamınızda? Dolabınızdaki kıyafetleri, odanızı, evinizi düzenlemek, kitaplığınızı elden geçirmek, masanızı yeniden organize etmek, bahar temizliği yapmak gibi basit görünen ama hayatımızı sadeleştiren kolaylaştıran işlere öncelik verin.

    Yaşadığınız yeri düzenlemenin ve elden geçirmenin, farkında olmadan zihninizi işgal eden düşünceleri ayrıştırmayı sağladığını biliyor muydunuz? Temizlik hastası olarak nitelendirdiğimiz fazlasıyla titiz ve düzenli insanların çoğu, aslında iç dünyalarında çözemedikleri meselelerle baş edebilmek için bu yolu seçiyorlar. Maalesef içine düştükleri kısır döngü, yani bir şeyleri kabul edip yola devam edememe, sindirememe hali onları buraya hapsediyor. Yani, bu yolculuğa başlamak kadar bitirmek kabullenmek de çok önemli. 5 yıldır dolabımda duran ayakkabıyı giymiyorum, güzel de olsa artık ondan vazgeçmeliyim, evimi sevsem de işime çok uzak belki yeni bir ev bakmalıyım, arkadaşlarımdan bazıları beni yoruyor belki artık daha az görüşmeliyim, bu şekilde beslenerek kilo veremem, para biriktirmem için kredi kartı limitimi düşürmeliyim… sayıp da bitiremeyeceğimiz çok sayıda düşünceye bu gözle bakabilirsiniz yeniayda.

    Gökyüzü birçok açıdan yeni başlangıçlara bizi desteklese de uyanık olmak gereken 2 önemli konu var. İlki Balık-Başak burcu, temasının çokca öne çıktığı bu haftada; iyi niyet merhamet düzen ve fayda sağlamak niyetiyle attığınız adımlarda kendinize buna benzer soruları sorun. Yanıt sizi tatmin ediyorsa yola devam, etmiyorsa bir ince ayar yapın. Yapabileceğimden fazlasına mı evet dedim? Bir başkasını kurtarmaya mı çalışıyorum? Bir başkası beni kurtarsın diye mi bekliyorum?  İkincisi ise, hafta boyunca etkili olacak Venüs-Uranüs karşıtlığı. Boğa ve akrep burçlarında yer alan bu iki gezegen ilişki anlaşma ve işbirliklerinde kopuşu ayrışmayı uzaklığı ötekileştirmeyi ya da en azında önemli bir sorgulamayı beraberinde getirecek gibi duruyor. Zaten 5 Ekimde başlayacak, venüs retrosunun ayak seslerini bugünlerde daha çok duymaya başlayacağız. Yapıcı olmakla yakıp yıkmak arasında gidip gelebiliriz. Siz siz olun güneş başaktayken, gölge yanına kaymayın. Bir meseleyi değerlendirirken veya yüzleşirken eleştiri dozunu iyi ayarlayın.

    Belki de bu yeniay işten güçten çok daha çok sevgi dostluk ortaklık partnerlik anlayışımızda yenilikleri getirecek. Elbette venüs, para harcamalar finansal piyasalarla da ilgilidir. Bütçenizi harcamalarınızı yeniden planlamanızda fayda var, benden söylemesi. Yeniayın güzellikleri beraberinde getirmesi dileğiyle,

    Nedir bu hiperaktivite?

    0

    Sağımızda solumuzda yaramazlık yapan yerinde durmayan çocuklara hep aynı şeyi söyler olduk, hiperaktif. Peki gerçekten öyle mi? Yaramazlıkla aynı şey mi? Toplumdaki en yaygın hatalardan biri, çok hareketli olduğu gözlenen çocuklara hiperaktif denip geçilmesidir. Oysa hiperaktivite bir rahatsızlıktır ve kimi zaman eğitim, kimi zaman ise ilaç ile tedavi gerektiren bir durumdur.

     

    Hiperaktif çocuklar sürekli hareket halindedir. Yerlerinde duramaz, devamlı kımıldanır, kıpırdanırlar. Sürekli koşuşturur, zıplarlar. Dikkatsiz, sabırsız, dağınık ve atılgandırlar. Yorulmak bilmezler, bir etkinlikten diğerine kolayca geçerler. Herhangi bir noktaya odaklanmakta zorluk çekerler. Ders çalışırken veya ders dinlerken dikkatleri çabuk dağılır. Bu çocuklar sıklıkla düşünmeden hareket eder ve duygularını, tepkilerini kontrol edemezler. Uygunsuz zamanlarda, uygunsuz davranışları sergilerler. Çok fazla dürtüsel hareket ettiklerinden, tutarsız davranışları nedeniyle sosyal açıdan uyumsuzdurlar. Sıklıkla yaşıtlarıyla ve çevresiyle sorunları olur. Bu çocuklar küçük yaştan itibaren böyle davranırlar ancak okul çağında dertleri artar.

    Aileler neler yapabilir?

    Eğer çocuğunuzda dikkat eksikliği, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik varsa, “yaramaz benim çocuğum” deyip geçmeyin. Kimi zaman bu özelliklerden biri veya ikisi daha fazla ön plana çıkar. Diğeri daha silik görünür. Bazen de bu üç özellik aynı yoğunlukta görülebilir. Hiperaktif çocukların “yaramaz” diye etiketlenmemesi ve bu özelliklerin fark edilmesi halinde mutlaka bir uzmanla görüşülmesi gerekir.

    Ne zaman ortaya çıkar

    Bu sorun, çoğunlukla 3 yaşından sonra kendini belli etmeye başlar. Okulun ilk senelerinde okul, arkadaş, öğrenme vb. sorunlar ile dikkati üzerlerine çekerler. Bazılarında bebeklikte uyku, yeme düzensizlikleri ya da beklenenden daha huzursuz olmaları görülebilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun teşhisi, muhakkak bu konu üzerine uzmanlaşmış kişi veya kurumlar tarafından yapmalıdır. Bunu yapacak uzmanlar ise, Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri ve Psikologlar. Kurum olarak ayrıca Sosyal Pediatri Merkezleri, Okul Danışma Servisleri düşünülebilir. Tedavi, ilaç ve psikiyatrik görüşmeler ile birlikte yürüyor ve zaman gerektiriyor.

    Evde neler yapabilirsiniz?

    Öncelikle evin çok iyi organize edilmesi gerekli. Çocuğun yemek yiyeceği saatler, televizyon izleyeceği, ders çalışacağı saatler organize edilmeli ve planlanmalı. Her şey ne kadar iyi planlanır, organize edilirse bu çocuklar o kadar iyi hareket edebiliyorlar. Bu çocukların önceden ne yapacağını bilmesi gerekiyor. Anne baba çocuğu, bir saat sonra ders çalışmaya başlayacaksın, bu saatte serbestsin demesi gerekiyor. Birlikte zaman geçirmek, hobi uğraş ve spor aktiviteleri içinde olmak hem size hem de ona iyi gelecek şeylerden biri.

    Okulda neler yapılmalı?

    Okul yönetimi ve öğretmenler ile işbirliği yapmak çok önemli. Çocuğun okulda başarılı olabilmesi için,  dikkatinin normal çocuklardan farklı olduğunu kabul edip ona göre davranılması lazım. Hekim tarafından verilen ilacı kullanan çocuk zaten biraz sakinleşiyor ama bu çocuğun dikkati 20 dakikadan fazla olmadığı unutulmamalı. Bu durumda öğretmenin 20 dakikada bir ona görev vermesi, bir şekilde dikkatini toplamaya çalışması yerinde olur. Evde de 20 dakika aralarla derse yeniden başlaması gerekir. Masasında ve odasında dikkatini dağıtacak bir şey olmaması da çok önemli. Ön sıraya oturtmaları iyi olur, kısa ödevler verip onları kontrol etmek gerekir. 

    Tedavi olmazsa bu sorun nelere yol açar?

    Bu çocuklar kendilerini ayrık otu gibi hissederler. Özgüven eksikliği yaşarlar. Kardeşlerinin ya da arkadaşlarının sosyokültürel ve okul gelişimine bakılırsa, diğerlerine göre daha alt seviyede olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Onlarla aynı düzeye gelmek için çok efor harcarlar. Hayatta daha çok zorlanırlar. Başarı ve performansları olması gerekenden daha alt seviyelerde kalır.

    Son olarak,

    Hiperaktif tanısı almış bir çocuğun anne babası olmak yorucudur, sabır ister. Tavsiyemiz, tükenmişlik duygusunun içine düşmemek için kendinize özel zaman ayırın.  Çocuğunuza yönelik öfkeli ve ağır eleştiriler yapmaktan kaçının. Hareketlilik ve dikkatsizlik onun isteyerek yaptığı bir şey değil. Onun bu özelliklerini, tükenmeyen enerjisini olumlu alanlara yönlendirebilirsiniz. Spor gibi hareketli aktiviteler çoğu çocuğun hem başarılı olduğu hem de enerjilerini aktardıkları olumlu alanlardır.

    Kadinvesaglik.org

    Erkeği Yakın Takibe Almak

    0

    Yaşamınızı birleştirdiğiniz hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde beraber olmayı umut ettiğiniz hayat arkadaşınıza, sonuna kadar güvenmek istersiniz. Samimi şeffaf gizlisi saklısı olmayan mutlu bir ilişki sürmek her çiftin hayali.

    Gel gelelim içinize bir kurt düştü. Eşinizde ya da sevgilinizde bir tuhaflık seziyorsunuz. Soruyorsunuz bir şey yok diyor, geçiştiriyor. Ama sezgileriniz bir şey var diyor, ne yaparsınız?

    Eyvah, Aldatıyor mu?

    Eşinizin veya sevgilinizin davranışlarındaki gariplikler, dış görünüşünde veya davranışlarındaki değişimler kafanızda şüphelerin oluşmasına neden olmuş olabilir. Durumu onunla ile konuştunuz fakat inkar etti. Siz de her adımını yakın markaja almaya karar verdiniz. Cep telefonu mesajları, gelen ve giden aramaları, sosyal medya hesaplarını, arkadaş toplantılarını, iş gezilerini, kredi kartı kullanımını takibe aldınız. Cep telefonuna türlü takip cihazları ya da programları yüklediniz. Bir şey çıkmadı.  Hatta bu yakın takip olayı, onun daha dikkatli ve kontrollü hareket etmesine neden bile olmuş olabilir. Yani kendi kendinize delilleri yok etmiş bile olabilirsiniz.

    İçiniz hala rahat değil, emin olamıyorsunuz, huzursuzsunuz. Önünüzde iki seçenek olabilir, ona güvenmek ve bu konuyu kapatmak ya da profesyonel yardım almak.

    Profesyonel yardım, dedektiflik

    Özellikle evliyseniz, eşinizi takibi konusunda; dinleme cihazı, telefon dinleme ya da ses kaydı gibi yasa dışı çabalarla değil, profesyonel takip ve araştırma ile yasal sınırlar çerçevesinde kanıtlara ulaşmak ve olası mahkeme sürecinde haklılığınızı ortaya çıkarmak için dedektiflik büroları var. Elbette burada işler profesyonel gizlilik içinde özenle işliyor.

    Dedektiflik ücretleri

    Burada verilen hizmetler ve süresi, konu aynı da olsa, kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğinden, standart bir paket tarife veya fiyat bilgisi yok. Ama Dedektifler, dosya açanlara makul fiyatlarla yardımcı olduklarını dile getiriyorlar. İşin süresine göre araştırma maliyetinin 25-30 bin TL’yi bulduğunun da altını çiziyorlar.

    Aldatılma ilk sırada

    Takip ettikleri dosyaların çoğunluğunun ’aldatılma’ şüphesiyle açıldığı bir gerçek. Bu dosyaların yüzde 50’sinden fazlasının ise erkeklere ait. Çoğunlukla ne istediklerini bilen bilinçli kesim bu hizmeti almak için başv

    uruda bulunuyor. Ev hanımından, şirket yöneticilerine kadar uzayan müşteri kitleleri var. Kadınlar kadar erkekler de aldatılma şüphesiyle bu yola başvuruyorlar.

    Şaşırtıcı hikâyeler

    Açılan dosyalarda zaman zaman işler tersine dönebiliyor, beklenmedik sonuçlar trajik hikâyelerde ortaya çıkabiliyor. Konu başlığımız “aldatan erkekler” olsa da paylaşılan hikâyeler daha çok tersi yönde. Antalya’da özel dedektiflik hizmeti veren Nejat Değirmencioğlu’nun paylaştığı 2 farklı hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedik.

    • “Bir kadın, eşinin kendisini aldattığı şüphesiyle bize başvurdu. Akabinde her gün bizi aramaya başladı. Sürekli ’Eşim nerede?’ diye sordu. Bir süre sonra durumdan şüphelendim ve dosyayı tersine çevirdim. Arkadaşlarımız, kadını takip etmeye başladı. Kısa süre sonra bize başvuran kadının, kocasını aldattığını tespit ettik. Yakalanma korkusuyla bizi eşinin arkasına bekçi gibi takmış.”
    • Türk ve Rus çiftin çocuk velayeti davasında çift kavga edip evlerini ayırıyor ve boşanma davası açıyorlar. Ancak anne 4 yaşındaki çocuğu babasına vermiyor. Baba da çocuğu almak için ısrar ediyor. Dava devam ederken bir gün adama, eşinin gece yarılarına kadar dışarıda olduğunu söylüyor arkadaşları. Adam bize geldi ve eşinin takip edilmesini istedi. Takip ettik ve baktık ki kadın fuhuş yapıyor. Bunu adama söylediğimizde kabul etmedi itiraz etti. Sonra bunu delillendirmek için kadınla fuhuş pazarlığı yaptık, fotoğrafladık” dedi.

    Ne diyelim, bu konular bize uzak olsun ama kulağımıza da küpe olsun. Hayat bu, kimin başına ne geleceği belli olmaz.

     

     

     

     

     

     

    Ailemizin Starı: Tarkan!

    0

    Tarkan Tevetoğlu, yani bizim Tarkan, kimdir? Müzik hayatına nasıl başladı? Hangi başarıları elde etti? Aşkları, gönül yaraları ve daha fazlasını anlatan bir yazı hazırladık sizler için.

    Çocukluğu

    Tarkan altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak 17 Ekim 1972’de Almanya’nın Frankfurt kenti yakınlarındaki Alzey’de dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte 1986’da Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. Ortaokula yıllarında Karamürsel Musiki Cemiyeti’nde nota, solfej ve şan dersleri almaya başladı. Okul müdürünün izniyle sahneye çıktı ve toplantıların, yardım gecelerinin vazgeçilmezi oldu. Bu arada müzikten ufak ufak para kazanmaya da başladı.

    Müziğe nasıl başladı?

    Karamürsel’deki en yakın arkadaşı Alpay Aydın, Tarkan’ı razı etti ve müzik piyasasının kalbi İMÇ’de İstanbul Plak’ın ortaklarından Mehmet Söğütoğlu ile tanıştırdı. Bestesini kendi yaptığı, Alpay’ın sözlerini yazdığı şarkılarla beraber sekiz ay içerisinde 15 parça hazırladılar ve Aralık 1992’de piyasaya çıkan “Yine Sensiz” adlı ilk albümü, özellikle “Kıl Oldum Abi” adlı parçasıyla tutulup 700 bin adet sattı. İkinci albümü Mayıs 1994’te çıktı. Sezen Aksu destekli “A acayipsin” adlı çalışması ile popülaritesini iyice artırdı.

    Menajeri Ahmet San ve Ahmet Ertegün’le 1995’de Atlantik Records’un New York’taki merkezinde buluştu ve bir sözleşme imzaladı. Basına da Tarkan’ın İngilizce bir albüm hazırlayacağı duyuruldu. Daha sonra menajeri ile aralarının bozulması sonucunda Tarkan Amerika’ya veda etmek zorunda kaldı. Üçüncü albüm “Ölürüm Sana” Temmuz 1997’de yayınlandı ve sadece Türkiye’de üç milyon kopya sattı. Albümün çıkışından hemen sonra Londra, Paris, Berlin gibi merkezlerde rahatça doldurabildiği konserler verdi. Dünyanın en büyük firmalarından Polygram, “Ölürüm Sana”nın hit parçası “Şımarık”ın single’ını piyasaya sürdü.”Şımarık” Fransa müzik listelerinde üç, Belçika müzik listelerinde bir numaraya kadar yükseldi. Norveç’ten Portekiz’e, Çek Cumhuriyeti’nden Rusya’ya kadar birçok ülkede tanınan, Güney Amerika ve Kuzey Afrika ülkeleriyle bağlantıya geçmeye hazırlanan uluslararası Türkiye adına tek yıldız oldu. Avrupa basınında artık “Türk tatlısı”, “Boğaz’ın yakışıklısı” gibi başlıklarla anıldı. 1999 Word Music Awards’tan “Yılın En Çok Satan Ortadoğulu Şarkıcısı Ödülü’nü aldı.

    Tarkan, 14 Ocak 2000’de 17 Ağustos depremzedeleri yararına bir konser vermek ve 15 Ocak’ta bedelli askerlik yapmak amacıyla birliğine teslim olmak üzere Türkiye’ye döndü. 2001’in son aylarında ise yine listeleri allak bullak eden hepimizin dilinden düşmeyen Kuzu Kuzu albümünü çıkarttı. Bu kasetteki bütün besteler kendisine ait. 2003 yılının Haziran ayında çıkardığı “Dudu” adlı albümünü sevenlerinin beğenisine sunuldu. Albüm çok ilgi gördü. Daha sonra yeni albümler çıkardı. 2006’da Come Closer adlı ilk İngilizce albümüyle bazı Avrupa listelerine giriş yaρtı. “Bounce” ve “Start the Fire”, albümden çıkan single’lar oldu. Bir yıl sonra, altıncı stüdyo albümü Metamorfoz’u yayımladı. Albümdeki şarkıların sözleri, Türk Dil Kurumu tarafından takdir edildi. 2010 yılında yedinci stüdyo albümü Adımı Кalbine Yaz dinleyiciyle buluştu ve Türkiye’de yılın en çok satan albümü oldu.

    Bugüne kadar 15 milyonun üzerinde albüm sattı ve ödülleri arasında, on dört Kral Müzik Ödülü, altı Altın Kelebek Ödülü ile bir Dünya Müzik Ödülü bulunuyor.

    O artık evli ve bir kız babası

    Tarkan artık Megastar olmanın yanında, evli ve bir de kız babası. Her yaptığı olay olan Tarkan’ın baba olacağını duyurduğu videosu bile günlerce dilimizden düşmedi. 2 yıl önce, 29 Nisan 2016’da, eski bir hayranı olan Pınar Dilek ile evlendi. Kendisinden 14 yaş küçük olması ve kendi halinde bir Türk kızı oluşu herkesin dikkatini çekti. Evliliği basında çok sayıda dedikoduya neden oldu. Bazılarına göre bu anlaşmalı bir evlilikti, aşk yoktu, sadece baba olmak istiyordu. En sonunda yazılı bir basın açıklamasıyla Tarkan duruma isyan etti. “Medya ve toplumların acımasız merceği altında yaşamak nasıl bir bilir misiniz? Her gün hakkımda yazılan, çizilen, söylenen asılsız haberlerin karşısında susmanın ağır yükünü taşıyabilir misiniz? Hiç empati yapıp anlamaya çalıştınız mı? Evlilik kararı aldığım haberlerinin kamuoyuna yansıdığı günden bu yana, hem benimle ilgili hem de eşim, hayat arkadaşım olacak Pınar Dilek’le ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada söylenenler, yapılan yorumlar yakışık almakta mıdır? Bir insanı iftira ve yalanlarla lekelemeye, kirletmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır?” dedi, iddialar biraz duruldu.

    Müzikleri ve başarıları kadar, aşk ilişkileri ve evliliğiyle de hep gündemimizde yer almaya devam etti. Gelin biraz geçmişe gidelim.

    Her konseri ilgi gören ve çok sevilen sanatçımızın aşk hayatı nasıl?

    İlk Albümü Yine Sensizi çıkardığı 1992 yılında, Jülyet Dilge ile birlikte adı anılan Popstar, 1994 yılına kadar ilişkisini sürdürdü. 1994 yılında büyük aşk yaşadığı Elif Dağdeviren ile tanıştı ve tam 3 yıl bu ilişki devam etti. Elif Dağdeviren’den ayrıldıktan ”İkimizin Yerine”adlı şarkıyı Elif hanıma yazan Tarkan, 2 yıl sonra Asia adında bir kadınla tanıştı. Tam nişanlanacaktı ki, ayrıldılar. 2000 yılında askere giden yakışıklı şarkıcının hayatına 1 yıl boyunca kimse girmedi. 2001 yılında Bilge Öztürk ile adı anılan sanatçı, en uzun ilişkisini (6 yıl) Bilge’yle yaşadı. 2008 yılında kendi söz ve müziğini yazdığı ”Acıkolik”i Nil Özalp’e armağan etti. 1.5-2 yıl birlikte yaşadıkları Nil Özalp ile hiç bir görüntü aldırtılmadı. Ünlü sanatçının 2010 yılından 2016’ya kadar kalbi boş kaldı. Adı birçok sanatçıyla anıldı. Bir erkekle sahilde çıkan resimleri dedikodulara yol açtı. Hadise ise, nişanlanmadan önce adı anılan en son kişi oldu. Yalanlamadı ancak doğrulamadı da.

    Pop starımızı seviyoruz

    Tarkan müzikteki yeteneği yanında karakteri ve seçimleriyle hepimizin beğenisini kazanan ender insanlardan. Bir dönem gözlerden uzak bir çiftlik evi ve hayvanları ile birlikte sessiz bir yaşam sürdü. Sosyal yardım projeleri ile hep saflarda yer aldı. Şarkılarını da seni de seviyoruz Tarkan.

    Kadınvesaglik.org